Eğitim ve öğretim çalışmaları başlangıçtan son aşamasına kadar; sevgi ve saygı üzerine dayandırılır. Eğitimci düzey farkı ve eksiklik gözetmeden bütün öğrencileri sever, davranışlarıyla öğrencilere ve velilerine örnek olur. Kötü örnek oluşturacak tutum ve davranışlardan kaçınır. Öğrencilerine ve velilerine her zaman rol model olduğunu unutmaz. Öğrencisiyle samimi, içten iletişim kurar. Öğrencilerine ve velilerine düşüncelerini empoze etmez. Küresel akımlara kapılıp öz değer yargılarını unutmaz.

 

Severek ve eğlenerek öğrenme metodunu uygulanmalıdır Öğrenci de kendi öz değerlendirmesini yapmaya yönlendirilmelidir. Burada okul öncesi ve sınıf öğretmenlerimize çok görev düşmektedir. İlkokul da hala 1. Sınıf öğretmenlerimizde kasımda öğrencilerini okuma yazmaya geçirme telaşı var, ilk üç yıl not olmadığı halde, hala bazı öğretmenlerimizin 70’leri 80’leri havalarda uçuşuyor. Bırak çocuk okulunu sevsin çünkü kaybedecek tek bir çocuğumuz yok.

Peki Neden? Soğuk ve karanlık bir iklime sahip olan o ülke

Öğretmenler sınavların sonuçlarını öğrenci veya veli ile paylaşmıyor.( Orda yarış yok) Bu yapılan sınavlarla öğrencinin gelişimini gözlemliyorlar ve öğretmen olarak yeterliliğini görmüş oluyor. 

Biz bunu yapabiliriz? Evet yapabiliriz? Evet, doğru okudun yapabiliriz?

Sistem şu anda ilkokulda buna izin veriyor.

Peki neden uygulanmıyor çünkü alışkanlıklar ah bu kötü alışkanlıklar!!!!

 

İlkokulun ilk üç sınıfında bu sistem var!

Peki uygulamada nerdeyiz?

Gerçekten Nerdeyiz???

 Sınıflarımıza bunu bir yapabilirsek.

 İnanıyorum ki eğitimin şart, sınavın şart olmadığı, öğrenciler yüksek not almak için değil öğrenmek için çabalıyor olacağı dünyadaki en iyi sistem olan ÜLKESİNİN YARARINA İNSAN YETİŞTİREN SİSTEMİN var olacağına. .

METİN ÇANGIR