İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un defni sırasında yaşananlar beni hep üzmüştür. O yıllarda cenazesine katılan genç üniversitelilerin anılarından istifade ederek oluşturduğum bu yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum.

O dönemde Mehmet Akifin yurda dönüşü ve hastalığının seyri hakkında pek fazla haber yayınlanmazdı.Mehmet Akif Ersoy vefat ettiğinde tabutu Beyazıt camiinin avlusuna tek atlı bir arabayla getirilir ve sessizce musalla taşına bırakılır.Bir üniversite öğrencisi merakına yenilerek baktığı tabuta iliştirilmiş küçücük bir yazıdan, cenazenin büyük vatan şairi, İstiklal marşımızın şairi Mehmet Akif’e ait olduğunu öğrenerek bu acı haberi tüm üniversiteye yayar. Gençler hemen Emin Efendi Lokantasında asılı olan Türk bayrağını alarak tabutun üstüne örterler. O zamanlar adı daha yeni İstanbul Üniversitesi olan Darül-Fünûnlu gençler üniversiteyi boşaltır ve akın akın Beyazıt Camiine koşarlar. Burada cenaze namazını kılarlar. Gençler yanlarında getirdikleri Türk Bayrağını, Topkapı sarayından aldıkları Ka’be’nin örtüsünü M.Akif’in tabutuna İstiklal Marşının mısraları eşliğinde örter.Ve cenaze, kalabalığın omzunda Edirnekapı Mezarlığındaki son istirahatgahına taşınır. Dini merasim yapılmadan önce hep bir ağızdan İstiklâl Marşını söylerler.Burada vasiyeti üzerine yakın dostu Babanzade Naim’in yanına defnedilir.

 Bir  dönem daha böylece sona erer kişiliği, vakuru, onuru, vatan ve din sevgisiyle yanan bu onurlu insan artık sevgilisine kavuşmuştur.Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için  Prof. Dr. Abdülkadir Karahan, Hatıralarını Akifin Ebediyete Uğurlanışı ve Sonrası”, “Mehmet Akifin cenazesine, bir hukuk talebesi iken iştirak eden Prof. Dr. Sulhi Dönmezer, Akifin Cenaze Töreni başlıklı yazılarıyla aydınlanabilirsiniz.Allah vatana,millete,devlete ve dinimize   zeval vermesin.Bu yolda can veren,acı çeken ve ter döken her kardeşimizi hakkettiği gibi bir hayat ve son diliyorum.

Mahmut SELÇUK

[email protected]