Cesur olmak lazım bu hayatta. Zihnimizde bizi sınırlayan ne varsa değişime ve gelişime açık olmak adına yok saymalıyız topyekûn. Geçmişten taşıdığımız ve bugünümüzü şekillendiren olumsuz etkileri, izleri silmeli kendimizi yenilemeliyiz. Baştan en baştan demeyi bilmeliyiz. Ailemiz, aldığımız eğitim, yaşam deneyimlerimiz, seçimlerimiz, hayal kırıklıklarımız, içinde yaşadığımız çevre ve kültürün etkisiyle bir takım kararlar alırız, uygularız. Bazen mutlu ve umutlu, bazen mutsuz ve umutsuz duygulara kapılırız. Korkularımızı büyütürüz. Kapatırız kendimizi yeniliklere. Değişimden ölesiye korkarız. Zamanında akıllıca cesur adımları atabilen insanlar değişim yaratabilen, geleceğe etki eden cesur yüreklerdir.

Yaşam şansını yakaladığın doğum anından, bu dünyadaki misafirliğinin bitip de hakiki evine dönüş olan ölüm anına kadar cesaret istiyor yaşamak. Yaşama sıkıca sarılmak, sarıp sarmaladıklarını koruyup kollamak, kendinle geleceğe taşımak. Bakarken görmek, görebildiklerini algılayıp anlamlar yüklemek, kodları çözebilmek. Korkulara kapılmadan, yıkılmadan, kurduğun hayallerin gerçeğini yaşayacağın günü sabırla beklemek, önüne çıkan engelleri aşmak, düşmek, kalkmak ve yola devam demek cesur insanların harcıdır. Farkındalıkla olayları sorgulamak, yadırgamadan yargılamadan değerlendirip seçimler yapmak, kâh kazanıp kâh kaybederek gönül gözünü, dimağını hep açık tutup, uyanık kalmak cesaret işidir. Kendini bilgiyle donatıp, bilgiyi paylaşmak, duygu ve düşünceleri hakkıyla okuyup sonuçlarına katlanmak, hoşgörüyle bakmak. Yaşamın sana verdikleri kadar, seninde yaşama verebileceğin bir şeyleri kazanmak, bunları içtenlikle paylaşmak, paylaştıkça çoğalacağına inanmak, almasan da verebilmeyi başarmak cesaret işidir. Gerçek gücün affedebilmek olduğunu görmek, canlı cansız her varlığa sevgiyle, merhametle, dost eliyle, dost diliyle yaklaşmak. Kendin veya diğer insanların uğradıkları haksızlıklarda, zulümlerde susmamak, adaleti aramak, yapabileceğin her şey için elini taşın altına koyabilmek, gözlerini yanlışlıklara, kötülüklere kapamamak cesaret işidir. Hayat yarışında öne fırlamak, geride kalmak, başarı ve başarısızlıkları metanetle karşılamak, doğruluğu, hakkı hukuku önde tutmak, maddi zenginliklerdense manevi zenginlikleri muteber saymak cesaret işidir. Ağlamak, içtenlikle gülmek, korkularla yüzleşip onları defterden silmek, doğmak kadar ölmeyi de hak bilmek, sevmek ve sevilmeyi taşıyabilmek. Sevenini de, sevmeyenini de kucaklayabilmek, herkese eşit mesafede kalabilmek, yüreğini açarak, gördüklerine, duyduklarına katlanabilmek cesaret işidir. Ben değil, biz diyebilmek birlik, dirlik içinde olmayı istemek, vicdanlı olmayı dilemek cesur insanların işidir. Değişimi kabullenmek, uyum gösterebilmek, dününü bugününü harmanlayıp bilinmeyen yarınlara yürümek.  Özgürlüğünü, istikbalini korumak, inatla ve inançla doğruyu, hakikati aramak cesaret işidir bu dünyada.

Mark Amend’in de söylediği gibi; ‘’Cesaret, varlığını hissedecek ve hissettirebilecek kadar cesur davranarak, yokluğunu hissettirebilecek kadar da mütevazı kalabilmektir.’’ Cesaretin bittiği yerde, esaretin başladığını keşfetmektir. Cesaret onurlu yaşamaksa eğer, zor sanattır yaşamak, yeniden yeniden başlamak...

Neşe VURAL