Ramazan ayı geldi ve "Geleneksel Yeme İçme Festivali" başladı

Bir yıldır heyecanla beklenen ve bir ay sürecek olan yeme içme festivali nihayet başladı.

Bir yıldır az yendi, uz yendi, dere tepe düz yendi, festivale hazırlık yapıldı.

- Bu ayda nefs terbiyesi… nefs terbiyesi… nefis terbiyesi ile köfteler,

- Festival boyunca tatlı dil… tatlı dil… tatlı dilim dilim baklavalar,

- Bir ay boyunca iç muhasebesi… iç muhasebesi… iç içebildiğin kadar.

Kültürümüzde çok önemli bir yeri olan Ramazan yeme içme festivalinde öncelikle alışverişe abanıldı. Diğer aylarda bir torba ile çıkılan marketlerde bir alışveriş arabası tepeleme dolduruldu. Festivalin ruhuna uygun olarak torbalar, bagajlar, dolaplar istiflendi. Normal zamanlardan, ortalama %70 daha fazla gıda alışverişi yapılarak festivalin hakkı verildi.

“Açın halinden anlama!” ana fikrinden hareketle sofralarda, tüketilmesi mümkün olmayacak kadar çok yemek bulunduruldu. İftar sahur arasında tüketilecek abur cubur için ayrı bir literatür oluşturuldu.

Yeme içme festivali boyunca gündüzleri yenemeyen yemeklerin hırsı iftar topunun atılmasıyla gole dönüştürüldü. Mideler fesada uğratılarak festival doyasıya (ya da çatlayasıya) kutlandı.

Televizyonlardaki reklamlara muvafık olarak tüketim arttırıldı. Gıda şirketlerinin tamamı aç kalınan bir ay boyunca satışlarını katladı.

Ramazan boyunca geleneksel hale getirdiğimiz yeme içme festivalimiz kutlu olsun.

….

Her şeyde israf ettik, bari kelimelerde iktisatlı olalım. Hulasa-i kelâm, Ramazan bu muydu? Gündüz yememek, gece az yemek değil miydi? Müslüman sadece Ramazan ayında değil, hayatın her anında kanaatkâr değil miydi? Öyle idiyse bu festival nereden geldi?

Allah (c.c.), bu satırları okuyup da “Yok böyle bir festival!” diyenlerin Ramazan-ı Şeriflerini ve nefis tezkiyesi ameliyelerini mübarek eylesin.