En büyük zenginliği gençliği olan bir ülkede yaşıyoruz. Geleceğimiz dediğimiz gençlerin iyi yetişmeleri en büyük hedefimizdir. Bu hedefi gerçekleştirmek için kurduğumuz sistemde yüksek öğretime gidebilmek için sınavlar yapıyoruz.18 Haziranda başlayan LYS sınavları 26 haziranda bitti. Daha öncede olduğu gibi olağanüstü güvenlik önlemleriyle daha bir sınav süreci sona erdi. Kamuoyunun bu olağanüstü durumu kanıksaması kabul edilebilir değildir. Sınavın yapılacağı binalarda alınan olağanüstü uygulamalar öncelikle sınav görevlilerinin binaya alınışı esnasında başlıyor. Üst araması, belge yoklaması derken sınav stresi hem öğrencilerde hem de görevlilerde başlamış oluyor. Uygulanan muamele potansiyel suçlulara uygulanan muamelenin aynıdır. Diyeceksiniz ki biz bu hale nereden geldik? Bildiğimiz kadarıyla açıklayalım. Geçmişte ortaya çıkan veya çıkmasa da bilinen haksız ve hukuksuz uygulamalar sınıflarda kameralı sınav dönemini başlattı. İşin özü kimse kimseye güvenmiyor. Bu güvensizlik paranoya boyutuna kadar giden uygulamaları getiriyor. Dürüst olmayanların yaptıkları yüzünden dürüst olanlar cezalandırılıyor. İşte tamda kabul etmediğimiz sistemin mantığı hırsızı bulmak üzerine değil de hırsızlığı önlemek üzerine kuruluyor olmasıdır. Bu tam bir paranoyak bir anlayıştır, kabul edilemez.

Paranoya, karmaşık duygulara sebep olan ruhsal bir hastalıktır. Bu hastalığın en belirgin özelliği hezeyanlardır. Hastalar kendilerine eziyet yapıldığını, haksızlık edildiğini düşünürler. Bunu kötülüğü yapanlar herkes olabilir. Bu rahatsızlık daha çok erkekleri etkisi altına almaktadır. Bu hastalığı yaşayan kişiler korku, sevinç, öfke, gurur, kin gibi duygularını yoğun bir şekilde yaşarlar. Bu sayede çevre ile olan ilişkileri zedelenir ve toplum içerisinde yalnız kalma gibi sonuçlar doğurabilir.

Paranoya belirtileri nelerdir? Kişinin dayanaksız olarak başkaları tarafından sömürüldüğü, aldatıldığı ve zarar verildiği düşüncesine kapılması. Başkalarına karşı kin tutar, onur kırıcı hareketleri ve görmezden gelinmeyi asla unutmaz. Sıradan sözleri bile aşağılanmak, gözdağı verilmek olarak algılar. Kimseye sır vermek istemez, söyleyeceklerinin kötü niyetle kullanılacağını düşünür. İş arkadaşlarının ve dostlarının bağlılığından ve güvenilirliğinden kuşku duyar. Sadece kendinin algıladığı hareketlerden dolayı öfke ve saldırı tepkileri gösterir. Eşi ve arkadaşlarının sadakatinden kuşku duyar.

Bu belirtilerin dört tanesinin bir arada olması, paranoya rahatsızlığını düşündürtmelidir. Bu kişiler genel anlamda geçimsiz ve sürekli sorunlar yaşayan kişilerdir. Karşısındaki kişilere sert tepkiler vererek, beklentilerini karşılamaya çalışırlar. Çevresindeki kişileri kontrol etme isteği duyarlar. Eleştirilere kapalıdırlar. Eleştiri karşısında hemen cephe alırlar. Fakat kendileri başkalarını eleştirmekten geri kalmazlar. Yapılan işlerde sürekli başkalarını suçlar, tehdit durumunda yasal olarak başvurular yaparlar. Gerçekle alakası olmayan düşüncelere kapılırlar. Kendilerini devamlı olarak büyük görürler, savunma durumuna geçerek karşısındaki insanları bunaltırlar.

Toplum olarak paranoyak uygulamalar yüzünden birbirimize karşı septik tutumlar geliştiriyoruz. Herhangi bir işte şüphe ile yaklaşanda şüphe ile yaklaşılan da psikolojik kırılmalar yaşıyor. Güvensiz bir millet olup çıkıyoruz. Sınav konusunda suç işleyenlerin daha çok suyun gözünde olduğunu düşünüyorum. Yanlış yapanlar nerede olursa olsun bulunup en ağır biçimde cezalandırılmalıdır. Kamu vicdanını rahatlatmak için yapılan olağanüstü uygulamalara da en kısa zamanda son verilmelidir. Ne dersiniz? ([email protected])