Bir önceki yazımda '' yaşamak cesaret ister'' demiştim. Fikrimce cesur yüreklerin, cesur adımları atabilenlerin geleceğe etki edeceğini, değişim yaratabileceklerini söylemiştim. Şöyle bir bakınca tarihimize, yedisinden yetmişine nice cesur yürekler görmüştür bu millet. Kimileri cesurca davranarak değişim ve gelişim yaratırlar, kimileri de şartları kabullenmişlik haliyle durgun ve bezgin kalarak esareti yaşarlar. Şahsımında dahil olduğu eğitim-öğretime gönül vermiş, mesai harcamış, hali hazırda harcayan öğretmenlerin ne denli cesur yürekler olduğu tartışılamaz.

Küçük elleri, küçük yürekleri sarıp sarmalamaları, sihirli dokunuşlarla küçük umutları yeşertip büyütmeleri. Onları eğiterek, korkularını yenmelerini sağlayıp, geleceğe taşımaları. Onlarla devleşmeleri cesaret işi değilde nedir? Hata kabul etmeyen bu meslekte, hak edilen itibarı, saygınlığı görebilmek, onurlu bir yaşam sürebilmek cesur yürek öğretmenlerin cesurca beklentileridir.

Yüksek moral ve motivasyon isteyen, değişimi, gelişimi kendi dahil öğrencileriyle pekiştiren öğretmenlerimiz;

Bilgiyi paylaşmayı, herkesi bilgiyle donatmayı yaşam gayesi olarak görecekler.

Öğretmek adına kendileri mum gibi erirken, almadan vermeyi ilke edinecekler.

Toplum değerlerini yücelterek, yarınlarımızı inşa edecekler.

Y a sonra;

Öğrencisi,velisi, yöneticisi ve diğer toplum kesimlerince, bu denli eleştirilip yıpratılacak,

Türlü türlü haksız muamelelerle sınanacak,

Maddi manevi kaybedenler kulübünün daimi üyeleri olacak,

Tüm bu olumsuzluklardan sıyrılıp görev kutsaldır, eğitim şart ilkesi ile ayakta kalacaklar.

Öyle mi ?

Sabır ve sukunet içinde umutlarını hep canlı tutabiliyorlar ya! İşte cesur yürekler onlardır.

Mesleki coşku ve heyecanlarını yitirmeyip, kırgınlıklarını hezeyanlara dönüştürmeden, özverili bir şekilde çalışarak sürekli fedakarlık yapıyorlar ya; işte cesur yürekler onlardır.

Karşılığında hak ve hukukları göz ardı edilirken yine de hoşgörülü ve metanetli kalabildikleri için cesur yüreklerdir onlar.

Samimiyetle işini yapan, mesleki adanmışlık içinde, örnek bir profil olabilmek adına  iyi niyetle, kendini ve mesleğini savunmayı başaran öğretmenlerimiz cesur yüreklerdir.

Tam güldüm dese, biraz yol alıp yürüse rüzgar ters yönden esmeye başlıyor. Plansız programsız, ön görüsüz uygulamaların, kaosa dönüşmesi olasılıklar içinde daima.

Atama bekleyenler, yer değiştirmek isteyipte yerlerinde çivilenenler,

Gelecek planları kurarken ailelerinden ayrı düşenler,

Alan, branş değişikliği yapıp şaşkına dönenler kimler.

Yargı kararlarının, iptallerinin hızına yetişemeyenler kimler,  .

Eşit işe eşit ücret kapsamına girmeyenler kimler.

Ücret dengesizliğinin dik alasını yaşayan öğretmenler.

Eğitim-öğretim sistemindeki değişimlerin, dönüşümlerin mağdurlarından biri olarak norm fazlası öğretmen olarak isimlendirilenler,

Yaşam şekliyle, kılık kıyafetiyle etiketlenen öğretmenler,

Kanunlar, yönetmelikler, genelgeler arasına sıkıştırılan öğretmenler,

Sosyal ve kültürel faaliyetlere bütçe yettiremeyen, yenilenmek isteyipte  değişen toplum düzeninin gerisine düşen öğretmenler,

Adaletli olmayı, eşitlik ilkesine uymayı hedefleyipte ayrımcılığı gören öğretmenler,

Sınavdan sınava koşarken tökezletilen, kariyer planları suya düşen öğretmenler.

Say say bitmeyen sebepler. Durmuyor, durulmuyor, taşlar bir türlü yerine oturmuyor ki.

Öğretmenlik mesleği gözden düşüyormuş. Düşer tabii.

Düşürenleri, nedenlerini sorgulayalıp çözüm geliştirmeliyiz öncelikle.

Yaralarımıza kim merhem olacak diye irdeleyip, daha nice duygu ve düşünce karmaşasıyla mücadele eden öğretmenler; varlıklarını hissettirebiliyorlar ve bir o kadar da mütevazi kalabiliyorlar  ya, şahane!.

Zor sanattır yaşamak, cesaret istiyor bu meslekte. Yine de bağlıyız işimize sevgi ve sadakatle.

Bu kadar kırgınlığa ve yılgınlığa sebebler kimlerin işi ? Çözümün adresi neresi?

Elbette; her şeye rağmen cesur adımlar atabilecek, geleceğe etki edebilecek,

Cesur yürekli öğretmenlerin onurlu ve güçlü iradesi...

 

Neşe VURAL