Çocukluk yıllarımızda “dur yahu sen yapamazsın” uyarıları ile “hadi aslanım sen yaparsın” destek ya da kışkırtmaları arasında sıkışmış olmanın bazı kazanım ve bedelleri olmuştur. Tüm kazanım ve bedeller ise bugünkü bizleri yetiştirmiştir. Bizim başarı arzumuzu kamçılayan şey en fazla bir “aferin” ya da birkaç tatlı sözden ibaretti. Bugünlerin çocuklarının değer vermediği birçok ödülün iyi para ettiği bir de ara dönem mevcut. Galiba bana; yapamazsın sen” cilere kendimi ispat ile “yapabilirsin sen” cileri mahcup etmeme adına tesir eden şey; birazda gazla karışınca o günlerin en moda kahramanından esinlenme “ Battal Gazi” rolü yapışmış olmalı.

          Neyse gelelim deha alametleri ile ilgili yüreğime su serpen kısmına işin. Daha çocukken işyeri faaliyetlerinde güven vermeyen müşteri tiplerini babama ihbar ederken az azarlanmadım. “Bilmediğin işe burnunu sokma” denilerek saf dışı bırakıldığım birçok olay olmuştur.

          Ama çoğunlukla isabet ettiğim meseleler aklımda kalmıştır. İnsan tabiatı işte öyle kolay değil. Çalışanlardan sadakatinden şüphe duyduğum hiç kimsede yanılmadım ki bu hakkı babamda teslim eder. Zamanı geldiğinde bizim kanaatlerimizin dikkate alındığı meselelerde çokça yararlı olduğumu hatırlarım.

          Özellikle borcunu ödemeyenlere tahsilat için bizi gönderdikleri zaman bütün kardeşler olarak utanır ve gitmek istemezdik. Ama bir gün babam;

          -Selehattin bu alacağı al para senin olsun demez mi?

          Oooo. Bana istikamet ver gerisine karışma. Uzun zamandır tahsil edilemeyen o alacağı aldım. Aldım ama para çok. Harcamakla bitmez. Saklasan bulunur. Almadım desem ayıp olur. Hele bir de öyle bir para geçmişse eline evde ortak çok olur. Düşündüm taşındım ve parayı saklayacak mükemmel bir yer buldum. Kışları soğuk havada babamın başına taktığı bizimde fırsat buldukça kullandığımız yün “ papak” “ kalpak derler sair yerlerde adına’’ başımda idi. Kenarları katlanmış ve bir alt katında yani iç kısımda elle dikilmiş seyrek bir kemer alan vardı.

          Paraları o aralığa sığacak şekilde rulo yapıp sırayla oraya yerleştirdim. En güvenilir yer olan başıma da taktım içeri girdim. Babam parayı alıp alamadığını sordu. Ben de gururla “aldım” deyince altın değerinde bir aferini hak ettim. Ama asıl mesele ondan sonra başladı. Babam para nerde hani falan diye sorarken benden büyük iki abimin ağız sularının yola çıktığını fark ettim. Bir karambol içime doğdu ama neylersin. İçeride cayır cayır soba yanarken papağı çıkarmayınca şüpheler papağa yöneldi. Bu arada o yıllardan itibaren İmam Hatipte okuduğum için bana hoca derlerdi.

          -Yav hoca sen niye papağı çıkarmıyorsun? diye sorunca biraderlerden biri; hemen bir “alan & tulan” da papağı kaptılar parayı da bölüştük, mecburen. Adamlar abi; olacak o kadar.

          Bu olay benim için bir milat oldu diyebilirim. Hem babam hem de bu tahsilat işindeki başarımın üzerine gittik. Artık ailenin tahsildarı “ The tahsilat Man ’’ bendim. Babam aileden uzakta çalıştığım yıllardan birinde tatile geldiğimde aylardır ödeme yapmayan bir kişiye yönlendirdi beni. Ben gerekli psikolojik hazırlığı yaptıktan sonra vatandaş ile iritbata geçtim. Ve beyaz bir yalan olarak aileye avukat olduğumu ve borçlarını ödememeleri halinde haciz yapacağımı söyledim. Tabi ben avukat falan değilim yani. Yaşananları anlatsam gülmekten bir yerleriniz zarar görebilir. En iyisi kısadan sonuca gidelim. Ertesi gün ödeme yapıldı.

          Böylelikle milletin bir kısmının içindeki devlet, avukat ve mahkeme korkusunun Allah korkusundan daha fazla olduğunu da öğrenmiş bulunduk. Hâsılı kelam değerli ve sabırlı okuyucu. Keşfettiğim bu meziyetim dolayısıyla artık insanları daha yakından izleme ve gözlemleme faaliyetini yürütürken çeşitli ticari faaliyetler ve ürünlerin imal pazarlama ve satış teknikleri üzerine de kafa yormaya başladım. Sırtıma aldığım çuvalın ağırlığını tam kilo ile tutturmam, bir mülkün piyasa satış ya da kira ederi, mal sahibinin ikna edilmesi ve pazarlığın tamamlanması gibi birçok işte maharet kazandım elhamdülillah. Daha sokağın ya da caddenin başından görünen vatandaşın bizim için müşteri potansiyeli nedir parası var mıdır varsa ne kadar kalın bir cüzdan ile yola çıkmıştır Evelallah isabet ettirirdim. Helal rızık işinde tüm bu konularda inanılmaz sonuçlar elde ederdim. Malın iyisini ya da gevşeğini kolayca anlıyor; böylelikle hem alıcıya hem satıcıya karşı iyi stratejiler geliştiriyordum.

          Bütün bu kazanımlar memuriyet hayatımda bana çok yardımcı oldu. Sorunların çözülmesinde, soğukkanlı yaklaşım ve dikkat gerektiren bir özenle işleri çözmeyi kolayca temin edebiliyordum.

İşte böyle;

          Bir boyut daha vardı ki onu ne siz sorun ne de ben anlatayım. Yani biraz şikâyetçiyim bu durumdan dolayı ama neylersin verince Mabut neylesin kul Mahmut. Allah donatmış böyle bir nimet vermiş daha ne istersin. Örneğin bir adamla tanıştım. Eğer içime düşen his “Elhamdülillah güzel bir insanla daha tanıştım.” ise sorun yok. Bu konuda şükürler olsun Mevla’ya çok güzel lütuflarda ve ihsanda bulundu. Ama tanışma sonrasında “ yahu bu adamla da nerden tanıştım” dediğim hiç kimse bu güne kadar sağlam çıkmadı. Dedim ya malın iyisinden de gevşeğinden de anlarım.

          Ama bir zamanlar devlet büyüğü olma sıfatını da taşımış bir zatın sıkça kullandığı bir kelime var. Hani bitin yavrusuna derler. Hah işte o! İnsanlarda benim dehamı boşa çıkaran tek model budur. Bir tek malın (insanın) o bit yavrusuna benzeyeninden anlamam.

          Olsun o kadar kusur kadı kızında da olur mu derlerdi?

          Şu mübarek günlerde azıcık dehası kendinden menkul nice aciz gören bu acizin acizane itirafı biçaresidir. Herkes kendi kerametin anlatınca benim de kıymetim bilinsin istedim. Ne var yani ayıpmı? Beni uçuracak bir mürit bulamadıysam suç benim mi?

Vesselam-ı Evvel

          Not: Aslına bakarsanız zamanla fark ettim ki bir çok insanın farklı alanlarda gelişmiş yetenekleri varmış. Hatta bahis konusu mevzularda bile beni cebinden çıkaracak bir çok kişi olabilirliğini tahmin ediyorum. E ne diye yazdın bu kadar lafı derseniz….

                 Her bilirim diyen bilir mi bilinmez ama; bilmem diyen de gerçekten bilmiyor sanmayın ağalar. Bir de ara sıra kendisiyle kafa bulamayan kibirden boğulur…

Vesselam-ı Ahir

Hayırlı Ramazanlar

Selehattin DUMAN

Eğitim Bir Sen İst. Bir Nl.Şb. Bşk. Yrd.