Onurunu, vatanını, namusunu çiğnetmemek için can veren 15 Temmuz Şehitleri ile şehadete hazır milletimize…

 

 

 

 

 

 ***

İnsan, onuru ve namusu için yaşar, derdi dedem.

O zamanlar pek bir anlam veremezdim söylediklerine. Büyüdükçe anladım, sözlerinin ne kadar derin anlamlar taşıdığını.

İnsan, bizatihi var olmak hesabıyla, şerefli ve onurlu bir varlıktır.

Sonradan kendi iradesi dairesinde ortaya koyduğu duruş ve amelleri ile onu daha da yüceltir veya kaybeder.

Dünya ve içindekiler, şüphesiz, insanı etkiler.

Bir eline güneşi diğer eline ayı verseler yine de davasından, rabbinin emrinden yani onurundan vazgeçmeyen Fahr-İ Kainat’ın (sav) yanındaki en temiz sahabeleri bile zaman zaman etkilenmişlerdir masivadan.

***

Günümüzde çok daha fazladır dünya hırsı. Çeldiriciler çok. Para, mal, evlat, itibar, makam…

Ve iktidar!

Bunlar meşru yolarla kazanılıp olması gerektiği gibi kullanıldığında sorun yok.

Ama

İşin içine insanın hırsı ve bencilliği girdiği zaman işler değişiyor. Tam bir canavara dönüşüyor insanoğlu bu durumda;

Halkı önemsemeyen, hiçbir şeyi halka sormadan her istediğini yapan kimi yöneticiler gibi,

Oturduğu makamın gücünü, makamın asıl sahibi kamu için değil de kendi egosunu ve deposunu şişirmek için kullanan kimi amirler gibi,

Varlıkları sayesinde bulundukları devlet makamlarını onları ezmek için kullanan kimi bürokratlar gibi,

Kendi çıkarı için (bazen de 1 dolar için) ülkesini, milletini, devletini, vatanını satan bütün hainler gibi…

***

Öte yandan;

Halka sormadan önemli adımlar atmayan ve meşruiyetini devletin asıl sahibi milletten alan yöneticiler de var,

Bulunduğu devlet makamını milletin emaneti ve şerefi bilip hakkıyla hizmet eden amirler de…

Dünyayı verseler vatanını, milletini ve toprağının bir karışını vermeyecek vatanseverler de var,

Makamını hayra, hakka ve adalete rağm eden bürokratlar da…

***

Yine derdi dedem; “Oğlum, dünyada iki millet var: biri millet-i İbrahim diğeri ise millet-i Nemrut.” diye

İşte 15 Temmuz gecesi yaşananlar; Millet-i Nemrut’un saldırılarına karşı direnen Millet-i İbrahim’in zafer hikâyesidir.

Nemrut’un kırk yılda biriktirdiği ateş nasıl yakmadıysa İbrahim’i; kırk yıl boyunca içimize sinsice yuvalanan fetoistlerin, kırk yıl boyunca biriktirdikleri ateş de yakmadı Millet-i İbrahim’i.

Çünkü Allah ateşe “serin ve selamet ol!” emrini vermişti.

***

Uzun bir hikâyedir aslında.

Kabil’e direnen Habil…

Firavuna direnen Musa…

Ebu Cehile direnen Muhammed (sav)…

Hainlere direnen millet…

Hep aynı hikâye aslında…

***

15 Temmuz gecesi, ümmetin ve mazlumların umudu haline gelen Türkiye’nin yükselişine uzun süredir vurulan darbelerin sonuncusu vurulmak istenmiş ama bütün plan ve güç üstünlüğüne rağmen yaktıkları ateş dönüp kendilerini yakmıştır.

Fetoizmi din sanıp ona iman edenlerin kırk yıl boyunca odun taşıdıkları kor, Allah’ın izni ile ülkeyi değil, sadece hainleri yakmıştır.

***

Çünkü o gece;

Dünya zalimlerine “one minute” diyen kefeni sırtında bir lider,

Bütün oyunlara rağmen o liderin samimiyetine inanan ve sırf bunun için onu başında tutan kahraman bir millet,

Yediği kurşunların acısına yüz buruşturmaya bile tenezzül etmeyen gaziler,

Bedeniyle tankları tenekeye çeviren Hamza misal şehitler…

Her biri beraberinde ebabiller ile sabaha kadar karşı koydular Küresel Zalimlerin Valisi Ebrehe misal feto ordularına!

***

Ve zafer Allah’ın dileği iledir.

Dünyada örneği olmayan bir devrim ile diriliş mevsimini başlatan muştu oluverdi 15 Temmuz 2016.

Kahrolsun zalimler, yaşasın mazlumlar!

***

15 Temmuz gecesi;

İktidar hırsı ile yanıp tutuşan, mal mülk hevesi ile kuduran fetoizm mensuplarının, meşru yollarla elde edemediklerini, gayrı meşru ve gayri ahlaki yöntemlerle elde etmeye çalıştıkları ve bu uğurda vatanı ateşe atmaktan çekinmediklerinin maskesi düşmüş hali.

Ve…

İktidarı milletin hizmetine sunan, mal mülk içinde bile dünyaya tamah etmeyen, meşruiyetini halktan ve haktan alanların Allah’ın izni ile o hainlerin kırk yıllık ateşlerini bir tükürükle söndürdüklerinin resmi.

***

15 Temmuz;

Onurlular ile onursuzların

Diklerle yamukların,

Dürüstlerle, sahtekârların,

Vatanseverler ile hainlerin mücadelesidir.

Ve çok şükür iyiler kazanmıştır.

***

Bu vesileyle;

15 Temmuz’un yıl dönümünde şehadete vasıl olan tüm şehitlerimize, şehadete namzet gazilerimize ve onları yetiştiren milletimize şükranlarımı sunuyorum.

***

Buradan çıkarılacak en önemli ders şudur:

Ümmetin, milletin, mazlumların bir olması, birlik olması şart!

Âl-i İmrân Suresi 103. Ayet ile netice-i kelama varalım:

“Hep birlikte Allah'ın ipine (İslâm'a) sımsıkı yapışın; parçalanmayın. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman kişiler idiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O'nun nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz. Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklar ki doğru yolu bulasınız.”

***