İNSANLIĞIN MASUMİYETİ ÇOCUKLARIN GÜLÜMSEMESİNDE GİZLİDİR…

Kadının biri, cömert olduğu söylenen yaşlı bir bilgeye gidip: -Bu şehirde benden fakir insan yok! demiş. Bana biraz yardım eder misiniz? Bilge adam, kadının kucağındaki bebeğin bir ipeği andıran yanaklarını okşayıp öptükten sonra: -Demek fakirsin! demiş. Hemde çok fakir. Ama karşılıksız yardım yapmak, âdetim değil! Eğer yardım istiyorsan, çocuğunun parmağını satman gerekir. Kadın, önce deli olduğunu sanmış bilgenin. Daha sonra da, kötü bir şaka yaptığını... Ama adam ciddi görünüyormuş. Kadına bir kese altın uzatıp: -Ayak parmağına da razıyım! demiş. Zaten cerrah olduğumdan, ona acı çektirmem. Kadın, bütün kanını donduran bu teklif üzerine kaçmayı düşünürken, adam: -Sadece tırnağını söksem de olur! Diye devam etmiş. Biliyorsun zamanla yenisi çıkar. Kadın bir ruh hastasına daha fazla dayanamamış. Kapıyı çarpıp uzaklaşırken, adam onun arkasından: -Nasıl fakir olduğunu anlayamadım! diye bağırmış. Kucağındaki hazinenin tırnak kadar bir parçasını bir kese altına değişmiyorsun!

      Değişmez elbette değişmez. Dünya bir yana evlatları bir yanadır. Hayattaki en büyük zenginlik bir aileye sahip olmaktır. Olmazsa olmazımız ise bir anneye sahip olmaktır. Anne sevgisi ne kadar yüceyse, bir annenin evladına duyduğu sevgi bağlılık da bambaşkadır. Annelik doğurmanın ötesinde, sarıp sarmalamak, kollamak, hayata hazırlamaktır. Cana can katmaktır. Duyguların tek karşılıksız olanıdır. Her koşulda her zaman çocuğu için yüreğinin pır pır atmasıdır. Bir ömür boyu sürecek neşe, mutluluk, sevinç kaynağı kimi zamanda endişe, kaygıdır. Çocuklar annelerin yaşam amacı, en sıcak baharıdır.

      Annelerin çocuklarına, çocukların annelerine besledikleri sevgi, saygı dünyanın her noktasında aynı kutsiyette aynı değerdedir. Annelik, yaradanın bahşettiği en ulvi duygudur. Bu duygu evrenseldir. Ülkeden ülkeye, milletten millete değişmez. Türkiye'nin anneleri, İtalya'nın anneleri, Filistin’in, Suriye'nin anneleri farklı mı hisseder ki can siperliği, sevgiyi. Hepsinin yüreği aynı yanmaz mı, aynı feryatlarla yeri göğü çınlatmazlar mı? Mutlulukları aynı gökyüzünü aydınlatmaz mı? Hepsinin ortak sevinçleri, dertleri çocuklarının sağlığı, aydınlık günlere kalmaları değil mi? Çocuklarının neşeli sesleriyle oynamaları, şen kahkalarını duymaları, elleri kalem tutup eğitim almaları, iyi şartlarda huzurla, sağlıkla, mutlulukla yaşamaları ortak beklentileri değil mi?

      Afrika’da veya dünyanın bir kösesinde çocukların açlıktan ölmediği, bombaların çocukla anneleri ayırmadığı, minnacık bedenlerin taciz, tecavüze uğramadığı ve hunharca katledilmediği bir dünyada anneler günü anlam bulur, sıcacık duygularla yaşanır ve kutlanır. Bir günü kutlayıp yılın kalan günlerinde acılarla, umutsuzlukla dolu günler yaşamak ve yaşatmak hangi sevginin hangi saygının ölçüsü olabilir.

     İnsanlığın masumiyeti çocukların gülümsemesinde gizlidir, annelerin mutluluğu çocuklarının gülümsemesinde zirvededir. Çocuklarının bir tırnağını dünya servetine değişmeyen annelerimiz için en büyük zenginlik, çocukları için güzel bir gelecek ise, evlatları içinde anneleri geçmişin, şimdinin, geleceğin güneşi gibi değerli ve vazgeçilmezdir. Tüm dünya çocukları güldüğü vakit annelerin yüzü gülecek, insanlık yücelecektir.

    2014 yılının anneler gününde, hepimiz acı çeken çocukların annesi hepimiz dünya çocuklarının yüreğiyiz... Böyle hissetsek ve dünya annelerinin gözyaşlarını silebilsek, inci tanesine dönüştürebilsek…

Neşe VURAL