Bu öğretim dönemine de tartışmalarla başladık.Hemde ne tartışma bir bilseniz? Gündem TEOG sınavıydı, yetmedi LYS yetmedi gelmiş geçmiş tüm sınav sistemlerini bir bir yeniden konuşuyoruz.İşin aslı bilende konuşuyor,bildiğini sananda.Konuşmanın kötülüğü ne olaki der gibisiniz? Bir rahatlatıcı etksisi var şüphesiz ancak kuru bir gürültüye yol açıyor ve asıl konuları konuşmak yerine tali konuları ilk sıraya koyuyoruz.Evet gündemi olmak elbette güzel ancak işin ehilleri susarken işin pazarlamacılarının konuşması piyasayı olumsuz etkiliyor.Bu etki ile kafası karışanlar eğer imkanı varsa soluğu özel okullarda alacaklar gibi geliyor.Ya imkanı olmayanlarda ise adrese dayalı bir değişim istediği göze çarpıyor.Hani adresindeki okula gidecek ya şimdiden yol almakta fayda var.

Değerli okuyucularım.20 yıldır eğitimciyim ve yaklaşık 15 yıldır idareci olarak görev yapıyorum.Zorunlu 8 yıllık eğitim modelini de bilirim.Yabancı dil ağırlıklı liselere öğrenci alımını da hatırlarım.Tüm sıkıntı aslında liselerin zorunlu yapılmasıyla başladı.Diyeceksiniz ki önceden SBS vardı öğrencilerin lise tercihi 100 soruluk ve 120 dakikalık sınavdan alacağı puanla belirleniyordu.Bu sistemin okuldaki dersleri yok sayması üzerine TEOG sınavını getirdik.TEOG sınavının %70 ve 6-7-8. Sınıfın yıl sonu ağırlıklı ortalamasının %30’nu alıp yerleştirme puanı hesaplandı.Bu sisteminde zayıf yanı tüm öğrencilerin sınava girmeye zorlanması ve yerleştirmeye dönük eleştiriler.Ayrıca liselerde oluşan sıralamalar.Böylece iyi ve iyi olmayan liseler oluştu.Bu durumda iyi bir liseye yerleşmek için dershaneler,etütler, özel ders  ve yardımcı kaynak kitap olgusu oluştu.Vatandaş sisteme göre kendince tedbir aldı.Devlet 3-4 yıldır dershaneleri sınırladı.Etütleri sözde kapattı.Fakat oluşan talebi bir türlü sıfırlayamadı.En son Cumhurbaşkanımız bir TV programında görüşlerini arz edince acı gerçeğin farkına vardık.

İki haftadır TEOG yerine gelecek sistemi konuşuyoruz.Başbakanımız “açık uçlu” bir sınavdan bahsetti.Bakanımız üç seçenekten bahsetti.Bakanlar kurulunda değerlendirilip verilecek kararı kamuoyuna açıklanacağını söyledi.Çoktan seçmeli testin öğrencilerin düşünmelerinin önündeki en büyük engel olduğu yönünde yıllardır süren bir kanaat var.Bu tespit ile birlikte öğrencilerin sosyal olarak kendilerini ifade edemedikleri ve bu yüzden sağlıklı bir iletişim kuramadıkları dolayısıyla kamuda çalışırken verimli olamadıkları söyleniyor.Ayrıca ulusal ve uluslar arası yarışmalarda başarılı olamadığımız sık sık dillendiriliyor.Düşünemeyenler üretemezler tezi üzerinden yeni sistemin bilgi basamağından beceri ve alışkanlık basamaklarına geçirecek bir sistem kurulmak isteniyor.Bunun alt yapısının henüz olmadığı bir gerçek.Öğrencilerin tüm yönlerinin değerlendirileceği bir sistem henüz yok.Fakat kurabilmek şart.Çünkü öğrencilerin ilgi ve yeteneklerini esas alan bir sistem toplumsal huzuru ve geleceğin mutluluğuna olumlu etki yapacaktır.

Soru demek istediğimiz şey demektir.Biz liselere gidecek gençlerden neler istiyoruz?Liseler yalnız bir üst öğrenime hazırlayan yerler mi? Yoksa bazıları hayata mı hazırlıyor? Meslek liselerinin orta bölümlerini de açmalıyız.Fen ve sosyal bilimler liselerine gidecek öğrenciler için ortaokullarda Türkçe-Matematik-Fen derslerinin ortaokulun tüm sınıflarında 85 ve üzeri olanların gireceği merkezi bir sınav ile yerleşmeleri şarttır.Kalan öğrenciler için öncelik anadolu veya meslek lisesi istemelerine göre 5-6-7-8 sınıfların yıl sonu başarı puanı ve tercihleri de dikkate alınarak adreslerine en yakın okullara yerleştirilebilir.Herkesi sınava sokmanın ve her liseyi sınav sonuçlarına göre sıralamanın anlamı yok.

Türkiye devleti geleceğinin iyi yetişmesi için her daim en iyi eğitim sistemini kullanmaya çalışmıştır ve bundan sonra da kullanacaktır.Sorunlarımızı iyi tanımlarsak, çözümlerini bulmakta kolaylaşır.Yeterki iyi niyetle asılları usullere kurban etmeyelim.Ne dersiniz? ([email protected])