Okullarda “duygu eğitimi” yok. Sadece bilgi ve beceri aktarımı söz konusu! Bilgi ise, tek başına insanı “insan” yapmak ve “mutlu” etmeye yetmiyor. Hemen belirtmek gerekir ki, bizde eğitim denince, özellikle okul eğitiminde “bilgi akarımı” akla gelir. Hâlbuki “bilgi” kadar, belki ondan çok daha fazla, insanların “duygu eğitimi” ne ihtiyaçları vardır. Çünkü, insan “bilgi” ile değil, duyguları ile insandır. “Bilgi” sadece hayatı kolaylaştırır! “İyi” ye ya da “kötü” ye yönlendirecek olan ise duygulardır. Ve duyguların en erken yaşlardan itibaren eğitimi büyük önem arz eder.     


“Düşünceler” ve bu düşünceleri doğuran “bilgiler” denizin üzerindeki dalgalar ise, duygular, denizin derinlikleridir. “Duygu eğitimi” bu ummana nüfuz etmektir. Bunun için de ciddi bir gayret gerekir. Fikirler, düşünceler değişir, bilgiler eskir; ama duygular çocukluk, hatta bebeklikten itibaren kişiliğimizi yoğurur. Ve de uzun yıllar değişmez, hatta belki ölümüne kadar sürer. Dolayısı ile duyguları eğitmek, bilgi öğretimi yanında, ona paralel yapılması gereken çok önemli bir eğitim olmalıdır.


     İnsanlar inanç ve değer yargıları ile doğuştan getirdikleri iyi duygularını geliştirdiği oranda “insan olma”, “insan kalma” ve “mutlu olma” şansına sahip olacak veya olamayacaktır. Etrafa da, o ölçüde ya “mutluluk” ya da “mutsuzluk” saçacak. Anaokulundan başlamak üzere, okullara “Duygu Eğitimi” ya da “Duygu ve Mutluluk Eğitimi Dersleri” konmalı. Duygular eğitilip terbiye edilmeden şiddet kontrol altına alınamaz.  
 Çocuklar duygularının esiridir, ancak bu onların duygularının eğitilmeyeceği anlamına gelmez. Çocuk duygu eğitiminde, ilk önemseyeceğimiz konu çocukların duyguları tanıyabilmesidir. Korkmak, sevmek, üzülmek, ürkmek, heyecanlanmak, hayal kırıklığına uğramak, endişelenmek, hırs yapmak, çekinmek, hoşlanmak, kızmak, nefret etmek, utanmak, pişman olmak, yadırgamak, özlemek, ümitsizliğe kapılmak, merak etmek, istemek, iğrenmek, mest olmak, hüzünlenmek gibi o kadar çok duygu vardır ki. Anne-babalar çocukları ile iletişim kurarken bilinçli olarak bu duyguları kullanmalı ve çocuklarının bu duyguları öğrenmesini sağlamalıdır. Anne-baba çocuk yanında sadece kızmak, üzülmek, sevinmek gibi temel duyguları konuşuyorsa, çocuk tüm duygularını bu üç kelime ile ifade etmeye çalışacaktır ki, bu yetersiz kalacaktır. Bu nedenle çocuklarla iletişime geçerken olabildiğince farklı duygulardan bahsetmek gerekir.


Bunun yanında, çocuklara “Ne hissettin” sorusunu sorarak onların duygularını nasıl ifade ettiklerini öğrenebiliriz. Hangi duyguları tanıdıklarını görebiliriz. “Arkadaşım bana vurdu” diyen çocuğunuza “O sana vurunca ne hissettin?” diye sorabilirsiniz. Çocuk ilk etapta duygusunu ayırt edemeyecek ve “Ben de ona vurdum, öğretmenine söyledim.” gibi daha çok hissettiğini değil yaptığını söyleyecektir. Biz onun bu cümlelerini “Kızdın mı, korktun mu, üzüldün mü, heyecanlandın mı?” gibi yeni sorularla yine duyguya çekebiliriz. Çocuklar bu sayede duygu denen ayrı bir mekanizmaya sahip olduklarını anlayacaktır. Ayrıca çocuğunuzla birlikte, çeşitli dergi ve gazetelerdeki insan yüzlerine bakarak, onların duygularını tahmin etme oyunu oynayabilirsiniz. “Sence buradaki adam/kadın ne hissediyor?” gibi soru sorabiliriz. Oyununuza Duygu Bulmacası adını verebilirsiniz.


 Duygu ve davranış birbirinden ayrı ama birbiriyle ilintili mekanizmalardır. Birisi size hakaret ettiğinde kızabilirsiniz. Burada kızmak duygudur ve hakaret eden birine karşı bu duyguyu hissetmek normaldir. Ancak kızgınlığın sonrasında ortaya çıkan şiddet davranışı normal değildir. Çocuklarla iletişim kurarken onların duygularını anlamalı, davranışlarına ise yön vermeliyiz. Kendisinin kalemini alan arkadaşının kafasına vuran bir çocuk kızmıştır. Biz onun duygusunu anlamadan direk çocuğa kızarsak hata yapmış ve çocuğu anlamamış oluruz. Çünkü çocuğun kızması normal, ancak bu kızgınlığı ifade etmesi yanlıştır. Daha doğrusu çocuk, duygusunu nasıl ifade edeceğini bilmemektedir.


Duygular, insani insan yapan en temel unsurlardan biridir. Her insanın eğilimi, olumsuz duyguların yarattığı acıdan kaçınarak olumlu duyguları çoğaltmaktır. Fakat ister olumlu, ister olumsuz olsun tüm duygular insanın kendisini anlayabilmesi için eşi bulunmaz pusulalardır. Duyguların pusulasını doğru kullanabilenler için hayat daha verimli hale gelerek kolaylaşır. Bu eğitim programının amacı; Duyguların farkına vararak onların içerdiği mesajları anlama, yıkıcı olabilecek olumsuz duyguları yönetebilme, daha mutlu ve kaliteli bir yasam düzeyine ulaşma kapasitesini geliştirmektir. Yunus Emre'nin de dediği gibi, "İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir!" düsturunu kişinin kendi yaşamında uygulamaya koymasına yardımcı olmaktır. ([email protected])