Eğitim camiası içerisinde olanlar bilir.

Son yıllarda öğretmenlerimizin zihinlerinde kesin bir kanaat oluşmuş durumda neredeyse. Hangi eğitimciye kulak verseniz, ülke olarak en başarısız olduğumuz alanın eğitim olduğu, bu alanda dişe dokunur bir ilerleme kaydedilemediği, mevzuat ve uygulamalarda sürekli değişikliklerin yapıldığı, bu yüzden bir türlü belirlenen sistem üzerinde kararlılıkla ilerlenip sonuç alınamadığı yönünde dertlerine şahit olursunuz.

Bunun yanında en fazla takıldıkları ve üzerinde durdukları konu ise, öğretmenin itibarının azaldığı, eskisi kadar değer verilmediği ve hak ettiği yerde olmadığıdır.

Sahi, hakikaten öğretmenin itibarı eskiye nazaran azaldı mı?

Artık, eskiden olduğu gibi toplumda hak ettiği değer verilmiyor mu öğretmene?

Eğitim iş kolunda faaliyet gösteren sendikalar yeterince sahip çıkmıyor mu öğretmene, haklarını ve itibarını korumada yeterince destek vermiyorlar mı?

El’cevap, evet. Maalesef…

Öğretmenlerimizi hak ettiği değerin verildiği kanaatine ulaştıracak çalışmalar acilen yapılmalıdır. Hem de geciktirmeden, zira öğretmensiz eğitim olmaz, düşünülemez.

Ya, eğitimde ne durumdayız peki, neleri yapabildik, neleri hala yapamadık?

Aslında her alanda olduğu gibi eğitim alanında da büyük sıçramalara hep birlikte şahit olduk son yıllarda. Ancak yeterli değil, bunlar istenen / beklenen gelişmeler ve iyileştirmeler değil maalesef.

Genel bütçeden eğitime ayrılan payın artırılması, hatta ilk defa en fazla payın Milli Eğitim Bakanlığı’na ayrılması,

Okulların fiziki anlamda geliştirilmesi,

Öğrencilere ücretsiz kitap dağıtımı,

Fatih projesi ile birlikte eğitimin teknolojik anlamda desteklenmesi,

Donanım / yakıt / ödenek gibi konularda epey bir mesafe alınması vb. atılımlar ve iyileştirmeler elbette oldu.

Oldu olmasına da, eğitimde köklü bir reform bir türlü gerçekleştirilemedi ne yazık ki.

Geçenlerde Birlik Vakfı'nda konuşan Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan’ın konuşmasından konumuzla ilgili bir bölümü aktarmak istiyorum sizlere.

"Türkiye'de geçtiğimiz 13 yılda her alanda tarihi bir dönüşüme, tarihi bir değişime hep birlikte şahit olduk. Altyapıda, sağlıkta, sosyal yardımlarda, sanayide, ticarette, turizmde ve daha pek çok alanda ülke olarak çok önemli mesafeler katettik. Ancak bu süreçte iki alanda, eğitimde ve kültürde arzu ettiğimiz, hayal ettiğimiz, hedeflediğimiz ilerlemeyi kaydedemediğimizi üzüntüyle ifade etmek istiyorum."

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu tespiti, eğitim öğretim faaliyeti içerisinde olan herkesin, hatta toplumun kahir ekseriyetinin tespiti neredeyse. On yıllardır kronikleşen eğitim sorunları çözüm bekliyor açıkçası.

Eğitimde bir türlü istenen noktaya ulaşamadığımız çözüm bekleyen konular neler peki?

Milli Eğitim politikalarını yürütmekle görevli Milli Eğitim Bakanları genellikle eğitim camiasından seçilmiyor,

İstikrarlı bir eğitim politikamız bulunmuyor,

Sınav sistemi başta olmak üzere eğitim sistemimiz süreklilik arz etmek yerine, belli aralıklarla sık sık değişiyor,

Müfredat yenileme çalışmalarında çok geç kalınıyor, zamanında gerekli çalışmalar yapılıp bir an evvel sonuçlandırılamıyor,

"Bimer ve Alo 147" uygulamaları bilgi edinme ve hak arama yolu olmakla birlikte, çoğu zaman öğretmenleri ve okul yöneticilerini olur olmaz ithamlarla suçlama ve baskı aracı olarak kullanılıyor,

Öğrenci velilerinin genel olarak eğitime ilgisizliği, bilinçsizliği, eğitimi okula ve öğretmene havale ederek kendi sorumluluklarını yerine getirmemeleri,

Öğretmene yönelik darp ve sözlü / fiili şiddet olaylarının yaşanıyor olması,

Okul / kurum yöneticilerin konumunun / statülerinin zayıflamış olması, çok fazla sorumlulukları olmasına rağmen yetkileri ve etkilerinin son derece sınırlı olması,

Kamuoyunda öğretmenlerin motivasyonunu ve verimliliğini düşüren açıklamalar, "öğretmenler yaz tatillerinde iki ay yatıyorlar” gibi, "hiç olmazsa bi öğretmen bari ol” gibi,

Öğretmen atamada uygulanan mülakat sisteminin ortaya çıkardığı sorunlar,

Sözleşmeli öğretmen alımında uygulanan 4+2, toplam altı yıl zorunlu çalışma süresinin ortaya çıkardığı sorunlar,

Öğretmenlere yönelik performans uygulaması, performans değerlendirmesinde öğretmenlerin birbirlerine, öğrenci ve velilerin de öğretmenlere not verecek olması.

Liste daha da uzatılabilir, listeyi daha da uzatmadan biran evvel eğitimle ilgili sorunların çözümü noktasında atılacak hızlı adımları hükümetten ve bakanlıktan bekliyor eğitimciler.

Eğitim iş kolunda faaliyet gösteren ve eğitim çalışanlarının temsilcisi konumunda olan sendikalardan da beklenen, bu sorunlarla daha duyarlı olarak ilgilenmeleri, bakanlık nezdinde yakından takipçisi olmaları, "siyaseti siyasetçilere bırakarak” kendi asli / temel işlerini yapmaları, beklentileri karşılama yönünde yoğun mesai harcamalarıdır.

Bizden söylemesi, öğretmenler odasında konuşulanlar bunlar…

e-mail: [email protected], twitter: @cosanbey42