Halep’te bir bebek

Çığlıkları insanın kulaklarını delerek, sabahlara kadar ağladı.

Ağlamaktan sesi kısılana kadar ağladı.

Ondan sonra yine ağladı.

 

Halep’te bir bebek

Yalvarır gözlerle, bomba sesleri arasında, yıkık bir duvar dibinde…

 Soğuktan tir tir titreyerek hüngür hüngür ağladı.

 

Halep’te bir bebek

Daha altı aylıkken altmış yıl ızdırap çekti.

Altmış yıl aç kaldı.

Altmış yıl soğuktan tir tir titredi.

Ve altmış yıl, ne olur çok açım, dercesine yalvardı

Ama kimse onu duymadı.

 

Halep’te bir bebek

İnsanlığın sonunu haber verircesine, korkunç bir açlık ve cehennem gibi bir üşümeyle, Allah’ın gazabını çekerek belki de…

 

Halep’te bir bebek

Bir bebek

Bebek!

 

Açlıktan ve korkudan yirmili yaşlarında yüz yirmi yıl evlat acısı çeken bir annenin, bir damla sütü bile olmayan kafes kemiğine yapışmış göğsünü somura somura…

Gözlerinde yaş kalmamış, acıdan aklını çoktan kaybetmiş ve sırf evladı için yaşamaya çalışan bir annenin çaresiz kolları arasında…

Bomba sesleri ve kimyasal gaz kokuları arasında, yıkık bir duvar dibinde…

Soğuktan ve açlıktan, sabaha kadar ağladıktan sonra

ÖLDÜ!

 

Başka söze gerek var mı?

Utanalım!

Hem de hep beraber!