Okumak eylemi, çağımızın firavunlaşan kapitalist sistemine vurulabilecek en büyük darbe. Okudukça gelişen, geliştikçe okuyan ve kalıbına sığmayacak bilgilerle dolup en üst seviyede hakikat ilmiyle tanışan bir çocuk yapacak devrimi galiba.

Düzensiz, özensiz, anlamsızlaşarak yalnızlaşan ve insan eliyle yaşam alanları her geçen gün daraltılan dünyada bir çocuk ellerinde kitapla devrim yapacak!

Mustafa Kutlu’nun bakış açısını esas alacak olursak; okuyarak büyümüş ve okuyarak erdem yolunun yolcusu olmuş o büyük çocukları dinlerken kaç gündür hep düşünüyorum.  

Okumak, hayatlarının en önemli parçası olmuş. Her fırsatta okuyorlar. Sadece okumakla kalmayıp aynı zamanda okuduklarını değerlendiriyor, tartışıyor, konuşuyor ve anlatıyorlar.

Bir yazarın eserlerini ve onunla ilgili yazılmış eserleri okuyup belirlenen konularda tahliller yapacak seviyeye ulaştıktan sonra beli aralıklarla bir araya gelip programlar düzenliyorlar.

2012 yılında mütevazı bir çalışma olarak, eski Tarım ve Köy İşleri Bakanımız Sami Güçlü tarafından Sakarya’da başlatılan okuma grupları bugün 28 ilde binden fazla öğrencinin katılımıyla devam ediyor. Git gide daha organize ve daha çok kişiye ulaşmaya başlayan bu hareket kararlı yürüyüşünü sürdürüyor.

Milli Eğitim ve Gençlik Spor bakanlıklarımızın da destek verdiği bu projede çok sayıda bürokrat, memur, öğretmen ve öğrenci emek sarf ediyor. Ancak Milli Eğitim Bakan Yardımcımız Sayın Orhan Erdem’in adını bu güzel eylemde ayrı bir yere not etmek gerekiyor sanırım.

İnsanın inşası, medeniyetin ihyasıdır. Anadolu Mektebi işte bu kutlu amacın mütevazı ama kararlı bir ürünüdür.

Daha önce Mehmet Akif Ersoy, Necip Fazıl Kısakürek, Sezai Karakoç, Tarık Buğra, Cemil Meriç’i okuyan ve çeşitli illerde buluşarak anlatan ekip bugünlerde Selçuklunun başkenti, hoşgörü ve Mevlana şehri Konya’da.

Bu yılın ilk yarısının konusu “Hikâyemizin Yarım Asırlık Yerli Sesi Mustafa Kutlu.”

Kutlu’nun bütün kitaplarını okuyup kendilerine verilen alanlarda notlar alıp tahliller yapan öğrenciler düzenlenen panellerle adeta ilim irfan deryası olup akıyorlar.

Aralarında hayalet gibi dolaşıyorum. Aslında görevim var da yok gibi. Üzerime düşeni yapıp kenarda sessizce bekliyorum. Yemekte, kahvaltıda, servislerde, panel sunumu için gittikleri okullarda…

Evet, diyorum. Bu gençlik baharı müjdeliyor. Yeni Türkiye’nin, Büyük Türkiye’nin gençliği bu şekilde yetişiyor. Hem de tarihi misyonuna uygun ve kaderin garip bir cilvesi olarak Anadolu Mektebinde, yüreği coşkun ırmaklar gibi akan fedakâr insanların dizleri dibinde.

Otobüsle bir programdan bir programa giderken, bir genç, İstiklal Marşımızı okuyor, farklı bir beste ve ruhla. Arabada gözlerim Cahit Zarifoğlunu, Erdem Beyazıt’ı, Nuri Pakdil’i arıyor. Rahmetli Mehmet Akif İnan görse ne kadar sevinirdi, diye geçiriyorum içimden.

Çay içerken hemen yan tarafımda sohbet eden çocuklardan biri memlekette onu bekleyen babasıyla heyecanını paylaşıyor: “Merak etme baba, burada her şey çok güzel. Programlara katılıyoruz, geziyoruz, yazarlarla buluşuyoruz, yemekler güzel…”

Sabah kahvaltısında, hemen arkamdaki masada öğrencileri ile kahvaltı yapan bir öğretmen, anladığım kadarıyla, müdürüne bilgi veriyor: “Organizasyon gerçekten çok güzel, her ile bir görevli vermişler, kaldığımız yer çok temiz, yemekler güzel, çocuklar çok mutlu…”

21 ilden öğrenci ve öğretmenleri ağırlamak kolaya değil elbette.

Ama işe gönlünü, yüreğini koymuş insanlar varsa her şey kolayca oluveriyor işte. Anadolu Mektebinin Konya Sorumlusu Atilla Yaramış, bu güzel işleyişin başkahramanı. Güler yüzlü, samimi, gayretli.

Adana’dan Erhan Ertek, misafir değil, ev sahibi sanki. Her tarafa koşuyor. Hatta bir ara takılıyor Atilla Hoca’ya: gece yarısına yakın:“ Hocam bana bir çift ayak borçlusun. Tutmuyorlar artık.” Söyledikleri abartı değil.

Faruk Hoca, okul müdürleri, mihmandarlar…

Konya Milli Eğitim Müdürü Sayın Mukadder Gürsoy okumayı çok önemsiyor. Zaten Onun girişimleri ile Konya ayrı bir “Okuma Mektebi” oldu denebilir.

Selçuklu Belediyesi de ciddi bir maddi destek veriyor.

Gün boyu çeşitli okullarda paneller, akşamları yazar buluşmaları ve söyleşiler. Üç güne, bir dünya faaliyet sığdırılıyor.

Akşamları Necip Tosun, Abdullah Harmancı gibi Mutafa Kutlu’yu yakından tanıyan yazarlar öğrencilerle keyifli ve dolu dolu söyleşilerde bulunuyorlar. Daha başka yazarlar da her fırsatta destek veriyorlar.

Emeği geçenler çok. Hepsini tek tek sayamam. Zaten onların da böyle bir derdi yok.

Niğde’den Yasin Hoca ve öğrencileri, Trabzon’dan Halit Ziya Hoca ve kitap kurtları, Rize’den Asuman Hanım ve ekibi ve diğer tüm illerden gelen misafirler mutlu ve umutlu ayrılsınlar, yeter onlar için.

Evet, değerli dostlar, bu iş bir yürek işi.

Yeni Büyük Türkiye’yi her alanda ve her pozisyonda inşa eden ve dirilişe hazırlayanlara selam olsun.

Muhabbetle kalın.