Öğretmen adayları, “#40BinÖğrtMülakatsızAtansın” hashtagiyle sosyal medyada seslerini duyurma gayretindeler bugünlerde. Baya bi ses getireceğe de benziyorlar.

Başta hükümet olmak üzere Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri, atama bekleyen öğretmen adaylarının seslerini duyar da, gereğini yaparlar inşaallah. Umarım, eğitimlerini tamamlayarak analarının ak sütü gibi kendilerine helal olan ve dört gözle bekledikleri müjdeli haberi verirler.

Atama bekleyen öğretmenler konusu hep gündemde, neredeyse hiç gündemden de düşmüyor. Üniversite eğitimini başarıyla tamamlamış, öğretmenlik yapabilmesi için gereken formasyondan geçmiş, KPSS sınavına katılarak başarılı olmuş adaylar, sabırsızlıkla öğretmen olabilmeyi, eğitimin genç neferleri olarak hizmet etmeyi, istikbali inşa ve ihya edecek öğrencilerini yetiştirerek, onları hayata hazırlayacakları günleri bekliyorlar.

Ne bekliyorlar peki, beklentileri neler?

Sözleşmeli değil, kadrolu olarak atanmayı bekliyorlar.

Sözleşmeli öğretmenliğe pek de sıcak bakmıyorlar, kadrolu olmayı hak ettiklerine inanıyorlar. Yerinde bir uygulama ile taşeron işçilerin bile kadroya alındığı düşünülürse, öğretmen olabilmek için eğitimini tamamlayan insanların devletimizden kadro beklemeleri tabi ki hakları. Bu istek ve taleplerini, Cumhuriyet Tarihi boyunca eğitime ilk defa en yüksek payı ayıran bir iktidarın dikkate almasını, kendilerinin sözleşmeli değil kadrolu olarak atanmalarını bekliyorlar.

Mülakatsız olarak, sadece KPSS sınav sonuçlarına göre bir atama istiyorlar.

2017 yılında öğretmen adayları için KPSS sınavı gerçekleştirildi bilindiği gibi. Bu sınavın sonuçları önümüzdeki ilk atama döneminde de geçerli olacak. Öğretmen adayları, bu sonuçların baz alınarak atamalarının gerçekleştirilmesini beklemekteler. Mülakat sistemi elbette zaruretlerin sonucunda başvurulan bir yöntem olarak değerlendirildi ve uygulandı. Uygulamaya itirazlar oldu, şeffaf olması talep edildi. Mülakat puanının, KPSS sınav sonucunun önüne geçmesi eleştirilerin odağını oluşturdu. Artık öğretmen alımında, tartışılan bu yöntemden yani mülakattan vazgeçilmesi öğretmen adaylarının en önemli talepleri.

Ataması yapılacak öğretmen sayısının arttırılmasını bekliyorlar.

Milli Eğitim Bakanı İsmet YILMAZ, geçenlerde yaptığı açıklamada önümüzdeki atama döneminde çeşitli branşlarda 20 bin öğretmen atamasının yapılacağını kamuoyuna duyurdu. Sn. Bakan’ın şubat ayında duyurusunun yapılacağını bildirdiği bu atama döneminde, öğretmen adayları açıklanan bu sayının yeterli olmayacağını, sayının arttırılmasını, hatta sosyal medyadan yoğun bir şekilde paylaştıklarına bakılırsa, 40 bin öğretmenin atamasının yapılmasını beklemekteler.
 
Okul ve kurumlarda farklı branşlarda öğretmen ihtiyacının var olduğu ortada. Bakanlık yetkililerine göre, 81 bin öğretmen açığı var. Eğitim iş kolunda faaliyet gösteren sendikalara göre ise, bu açık daha da fazla. 438 bin öğretmen atama bekliyor. Üniversitelerde öğretmen olmak için okuyanların sayısı ise 654 bini buluyor. Peki, nasıl çıkılacak bu işin içinden? Kolay görünmüyor. Elbette, kamuda görevlendirilmek isteyenler sadece Milli Eğitim Bakanlığı ile sınırlı değil. Üstelik devletin, bir mali disiplini söz konusu gerçekçi olmak gerekirse. Bütün bu gerçeklere rağmen ve de eğitim olmazsa olmazımız olduğuna göre, öğretmen açığının da fazla olduğu düşünülürse atama sayısının arttırılması yerinde olacaktır. Olabildiğince hiç olmazsa…
 
Daha fazla ilin atamaya açılmasını talep ediyorlar.
 
Atama yapılacak illerin başında Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizin olduğunu biliyoruz. Bu da gayet anlaşılabilir bir durum, çünkü öğretmen açığının en fazla olduğunu bildiğimiz iller bu bölgelerde. Tabi ki atama sayısı arttırılırsa buna paralel olarak, kapsam genişletilmek suretiyle diğer bölgelerimizden daha çok il de atamaya açılabilir. Bu da başka bir beklenti.
 
İlk atamada uygulanan 6 yıl olan çalışma şartının daha makul bir süreye indirilmesini umuyorlar.
 
Atandıkları kurumda en az 6 yıl çalışmak zorundalar, bir başka ile tayinlerinin yapılabilmesi için. Bu oldukça uzun bir süre. Öğretmen olarak atanmayı bekleyen, hayatının baharındaki bu gençlerin, mesela evlilik gibi kendilerine ait planları var doğal olarak. Gelecek adına planlarını kurdukları hayallerini bir an evvel gerçekleştirmek üzere bu sürenin esnetilmesi, ciddi beklentilerinden bir tanesi öğretmen adaylarının. 

Dönem ortasında eş durumu mazeretiyle daha yeni tayin olduğu bir kurumda, bir dönem dahi çalışmadan tayin hakkı verilen ve hemen 3-5 km. öteye tayin isteyen öğretmenlere karşın, ilk ataması yapılan sözleşmeli öğretmenlerin genellikle Doğu-Güneydoğu illerinde 4+2 olmak üzere toplamda 6 yıl zorunlu çalışma yükümlüsü olarak görevlendirilmeleri, üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir konu olsa gerek. Ne dersiniz?

Elçiye zeval olmazmış, bize düşen atama bekleyen öğretmen adaylarının bu ve benzeri sorunlarını, beklentilerini, istek ve taleplerini kamuoyuna, eğitim sendikalarına ve tabi ki yetkililerimize duyurmaktan, onların sesi olmaktan ibaret.

Selam ve dua ile Allah’a emanet olun.