Kutsal kitaplarda da dünyaca kabul görmüş ideolojilerde de beş temel emniyette tüm insanlıkça ortak bir tavır vardır. Bunun böyle kabul edilmesi insan haklarının da temelini oluşturur.  Beş temel emniyet alanının başında can emniyeti gelir. Can yani varoluş kutsaldır. İkinci emniyet akıl emniyetidir. Üçüncü emniyet hayatı kolaylaştırması beklenen mal emniyetidir. Dördüncü emniyet inanç yani din emniyeti gelir. Beşinci ve son emniyet nesil emniyetidir. Her canlı neslini devam ettirme kabiliyetine sahiptir. Özgürlük büyülü sözcük ancak bu büyülü sözcüğün arkasına sığınarak yapılan uygulamalara baktığımızda nesil emniyetinin nasıl büyük bir tehditlerle   karşı karşıya kaldığımızı görüyoruz.


 İnsanoğlu ortalama her yüz yılda neslini yenileyen bir varlıktır. Var oluşunun ve varlığını devam ettirmesinin en önemli nedeni ailelerin varlığıdır. Aileler kuruldukça yeni nesiller dünyaya geliyor ve korunup kollanması gereken dönemde sıcak bir yuvada yetişme imkânı buluyor. Fakat son zamanlarda bilerek ya da bilmeyerek evlenme yani yuva kurma işi zorlaştırılıyor. Evlenme işi zorlaşınca, aile kurulamayınca meşru dairede görülmesi gereken ihtiyaçlar meşru olmayan yerlerden karşılanmaya çalışılıyor. Bu durumda toplumsal bozulmanın önü açılıyor. Bu bozulma aileleri de içine alarak toplumun her kesimine bulaşıyor. İhtiyaçlarını doğal yollardan karşılayamayanlar doğal olmayan yollara sapma yapabiliyor. Evlenme kişinin maddi ve manevi ihtiyaçlarına derman olan bir kurumdur. Yine aynı zamanda aile kurularak neslin emniyeti sağlanıyor.


 Çağdaş dünyada özgürlük naraları atılırken bana kimse karışamaz, ben istediğimi yaparım yollu yaklaşımlar, çok bariz sapmalara sebep olmaktadır. Bu sapmaların ortaya çıkardığı tuhaflıklarda yine özgürlük kalkanı ile savunulmaktadır. Daha geçenlerde değişik nedenlerle yapılan eylemlerde “bedenim benim bedenime karışma”, “homo, lezbiyen, vd” grupların ülkemizde yapmaya çalıştığı eylemlerde çağdaşlık adı altında normal gösterilmeye çalışılıyor. Tüm bu sapıklıkların hürriyetle savunulması acı bir sapıklık göstergesidir. Yoldan çıkmışları yolda olanlar düzeltmezlerse o hata yapanlarla birlikte diğerleri de cezalandırılır.  “İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizi de mi helak edeceksin Allah’ım” ayeti ile bu acı sonuç anlatılıyor.


 Akil baliğ olan kişinin dinen sorumlu olmasının anlamı kişinin aklını kullanabilmesi ve olgunlaşmasıdır. Kendi kendini yönetebilen kişi, çocukluktan çıkmış ergenliğini tamamlamış kişidir. Olgunlaşan kişiler evlenmesi gereken kişilerdir. Toplumda kız anne babasının da, oğlan anne babasının da en önemli görevi evlenme çağına gelen evlatlarını evlendirmektir. Bu konuda gençlere yardımcı olmak gerekir. Günümüzde maalesef bu konuda çok büyük yanlışlar yapılmakta evlenme işi zorlaştırılmaktadır. İnancımızda evlenme bizzat tavsiye edilirken bu konuda kolaylık gösterilmesi de istenmektedir. “Evlenen kişi dininin yarısını tamamlamıştır” hadisi ayrı bir müjdedir.


 Devletin en önemli görevlerinden birisi de ailenin kurulmasının kolaylaştırılması olmalıdır. Mutlu ve huzurlu aileler milletin ve devletin varlığının en önemli teminatıdır. Evlenmek isteyen herkese devlet olarak çok önemli teşvikler sağlanmalı, erken yaşlarda evliliği teşvik edecek yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Bunu yapmadığımızda çocuk esirgeme kurumlarının, huzurevlerinin, hapishanelerin burada yazmak istemediğim yerlerin sayısını artırmadan başka bir iş yapmayız. Beş temel dokunulmazlık alanı ancak nesillerin var olmasıyla anlam kazanır. Özgür ve mutlu bir toplum sıcak aile ortamında anne-yavru birlikteliğinde kurulabilir. Bunun için doğum yapan çalışan annelere en az iki yıl ücretli izin verilmesi, çalıştığı kuruma göre esnek çalışma modeli getirilmesi geleceğimize önemli bir yatırım olacaktır. Özgürlüğü başıboş, her şeyi yapma hakkı olarak gören azgın aymazların seslerinin çok çıkması,  sessiz  çoğunlukça nesil emniyetinin sözde özgürlüğe feda edildiği anlamını çıkarmaktadır. Bizden söylemesi…([email protected])