Hayatımızın en önemli anlamı tercihlerimizin bizi gideceğimiz yere götürüyor olmasıdır. Seçim yapmak aynı zamanda vazgeçmenininde adıdır.Vazgeçmek ise zordur, insanı düşündürür, aşındırır.Ne istediğimizi  bilmiyorsak gideceğimiz yerinde bir anlamı olamaz.İşte tam burada hayat hedefimiz ortaya çıkıyor. Hayatımızı başkalarının yaşadığı gibi yaşamaya devam edersek sıradan olmaktan kurtulamayız.İdeal sahibi olanlar zoru tercih edeceklerdir.Zor çalışılarak kolaylaşır.İnsan gelecek hayali ile fedakarlıkları yapabilir, zoru gögüsleyebilir.Yürüyeceğimiz yolun sonunda hayra ulaşmak istiyorsak varacağımız hedefin insanlığın bir sorununa çözüm olması gerekir.

            Velilerimize “sizin için öncelik çocuğunuz mu? Onların geleceğimi?”Desek bu nasıl soru diyeceklerini ve birazda kızacaklarını düşünüyoruz.Fakat uygulamalarımız bu soruda öncelik sıramızın çocuklardan daha çok onların geleceği olduğunu gösteriyor.Okulda ya da başka bir yerde yapılan sınavlarda çocukların sınav sonrası yüzüne bakmadan sınav sonucuna bakan öğretmenler, anneler ve babalar görüyoruz.Yine zorla kreşe, okula, etüd merkezine giden milyonlarca öğrenciden söz edebiliriz.Zorladığımız her birey zorla yaptığı bir işten zevk almaz. Sonuç istemediğimiz şeyi istemediğimiz halde yapmak zorunda olduğumuz için başarmamız çok zor.Bu dayatmada anne baba ve öğretmelerinde işleri zorlaşıyor ve verim düşüyor.Peki o zaman okula gitmede, sınav kazanmada nasıl olacak diyeceksiniz? Bunun yolu uzlaşmadan geçmelidir.Uzlaşma içinse konuşma ve muhatabı dinlemek şarttır.

            Kuşaklardan miras olarak aldığımız ve bizden sonraki kuşaklara aktardığımız çok önemli bir sorunumuz var.Bu sorun çocuğumuz için seçmemiz gereken mesleğin seçim sorunudur.Her insan kendi seçimlerinin insanı olmak ister.Ancak bu çocuklarda ve gençlerde hiçte öyle olmuyor. Ailede kararları konuşarak almadığımız gibi öğrencilerin gelecekleri ile ilgili kararları da seçerken daha çok bizler özne olmaya çalışıyoruz.Hatta öyle telkinlerde bulunuyoruz ki çocuklar bizim dediğimiz yapsalarda kendi olamadıkları için aynı yöntemi kendi çocuklarına uygulayarak nesiller arası mutsuzluk mirasını varislerine bırakmaya  devam ediyorlar.Bu kısır döngünün yol açtığı mutsuzluk sarmalı ,mutsuzluk çarkı döndükçe toplumdaki mutsuzluk devam edecek.Mesleklerinde mutsuz olanların sayıları da varlıkları da son bulmayacak.Lütfen çevrenize bir bakın işini severek yapan kaç kişi görüyorsunuz?

            Artık uzlaşmayı öğrenmemiz gerekiyor.Bunun için çağdaş kuşaklar ile çocuğu ve gençleri olanların bir tercihte bulunması ve kararları oturup konuşarak birlikte vermesi gerekiyor.Çocuğunuzun önemli olduğunu kabul ettiğimizde onu ilgilendiren bir kararı onun bilgisi olmadan veremeyiz.Önce onunla konuyu konuşmamız gerekiyor.Bunun için önceliğimizin çocuğumuz olmasıyla işe başlayalım. İyi bir hazırlık yapıp çocuğumuzla onun anlayacağı bir dille konuşmaya başladığımızda ve gerçekten samimi olduğumuzda gönlümüzdeki hedeflerin birlikte gerçekleşeciğinin müjdecisini vermek istiyorum.Bu tercih geleceğin mutlu bireylerini çoğaltacak, mesleğinde, hayatında mutlu kişilerin sayısını artıracak huzur ve barış ikliminin oluşmasında en önemli bir adım olacaktır.

            Hayatımızın anlamını anlamış bireylerden oluşan bir toplumda mutluluklar çoğalırken, anlaşmazlıklar azalır.Hayat kendi içinde uzlaşmayı sağlamış bir ahengi barındırır.Bu ahengi yaşamak için emek vermek gerekir.Uzlaşmak karşılıklı anlaşmayı, karşılıklı anlamayı sağlar.Birbirini dinleyen ,birbirini anlayan insanlardan oluşan  bir ailede sorunlar bir bir çözülürken, onların sayıca çok olduğu bir toplulukta sorunların çözümü kolaylaşır.Salisenin, saniyenin, dakikanın hızla ilerlediği bir arenada önceliklerimizi doğru seçmek zorundayız.Hayatımızda doğru yaptığımız her şey idealimize bir adım daha yaklaştırır. Tercihlerimizde öncelik sırasını iyi seçelim ki idealiniz hayat bulsun. ([email protected])