Söz konusu "ümmet, vatan, millet" olduğunda gerisi teferruattır benim için. Bu sebeple maddi meselelere pek önem vermem. Bir lokma bir hırka yeterlidir.

‘Daha fazlasını istemiyorum’ gibi bir "artislik" yapmış olmayayım. Allah'ın lütfettiğine bin kere hamd olsun. Bize fazlasıyla yetiyor, bir garibana yardımımız da dokunuyorsa, daha isterim ki.

Hayatım boyunca önüme gelen yemeğe itiraz etmedim. Buna eşim de şahit, annem de. Bazen güzel olur bazen de kısıtlı. Şartlar her zaman aynı olmaz neticede.

Bana kalırsa zam için pazarlık bile yapılmasın. Hükümet yetkililerimiz de nihayetinde halkın içinden gelen bu memleketin insanları. Ülkenin şartlarına göre bir zammı uygun görüp vereceklerdir bir rakam. Ya da sendikaların zam pazarlığı yetkisi kaldırılsın. Hükümet her dönem enflasyon oranına sabitlesin zammı, herkesin de kafası rahat etsin.

Türkiye'miz hızla gelişen ve büyüyen bir ülke. Bütün ihanet girişimleri ve küresel efendilerin dış baskılarına rağmen kararlılıkla ve sağlam adımlarla yoluna devam ediyor.

Sendikal mücadeleler önemlidir elbette. Kendim de âcizane teşkilatta görev yaptım. Sendikal faaliyetler için mücadele verdim ve insanlara mücadelem ve davam hakkında açıklamalar yaptım. Şu an teşkilat görevim olmamasına rağmen aynı hız ve hazla anlatmaya devam ediyorum.

Çünkü ben inanıyorum ki davamı anlatmak ve yaymak için bana görev verilmesine gerek yoktur. Ama tabi haddimi ve hattımı da bilirim. Görevli ve yetkililerin rolünü de çalmaya çalışmam.

Memur ve memur emeklilerinin iki yıllık maaş zammı ve çeşitli sosyal haklarının konu alındığı pazarlık sürecini pek izlemedim. Sadece sosyal medyadan arkadaşların paylaşımlarına baktım. Oralardan edindiğim izlenim ile içimde biriken bir kütleyi dışarı atmak niyetiyle yazıyorum bu yazıyı aslında.

Ülkemizdeki sendikal çalışmalara baktığımızda şu anda yetkisiz olan sendikaların yetkili sendikayı yıpratmak için canhıraşane bir çaba içerisinde olduğunu görürüz. Çok normal bir durum bu.

Normal olmayan ise bu yetkisiz sendikaların zamanında verdikleri sınavda çok başarısız olduklarını göz ardı ederek hareket etmeleridir.

Bir karşılaştırma yapılacak olursa şimdiki yetili sendikanın onlardan kat be kat başarılı olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Rahmetli Erbakan'ın kısa başbakanlığı döneminde, o zamanlar yetkili olan sendikaların sırf sorun çıkarmak için yüzde otuz zam istediklerini ama onlara hayallerini bile kuramadıkları yüzde elli verildiği halde yine de sokağa inerek kendileri gibi haysiyetsiz cuntacılarla işbirliği yaptıklarını unutmadık.

Peki, şimdiki yetili sendika başarılı sayılır mı?

Kısmen…

En azından bu benim âcizane düşüncem.

Elde ettiği önemli kazanımlar var, amenna. Ama yeterlilikten biraz uzak.

Gelelim zam pazarlığının son gecesine…

Öncelikle belirteyim, buradaki eleştirim sadece o geceki tavır ve yanlışlıklara. Yoksa Memur Sen’in Rahmetli Mehmet Akif İnan liderliğinde kurulduğu günden bugüne sosyal, siyasal ve hukuksal hayatımızdaki kazanımları çok çok büyüktür.

Genel Başkan Ali Yalçın’ın mücadelesi ve yiğitliği de aynı şekilde…

Ama dediğim gibi bunların hiçbiri yapılan yanlışı dile getirmemize ve kardeşçe uyarı yapmamıza engel değil. Çünkü biz yıkmak ve kırmak için değil, yapmak için söyleriz.

O gece, özellikle çok sevdiğim, değer verdiğim Memur Sen Başkanı Sayın Ali Yalçın'ın bazı tavırlarına gerçekten anlam veremedim.

Sendikanın bütün organlarında sözleşme masası için çok önemli çalıştay ve istişarelerin yapıldığını biliyorum. Hazırlanan teklif de fena değildi. Hatta gece saat 22.00’a kadar da gayet iyi gidiyordu. Hükümetin teklif ettiği 2018 için %3.5+3.5 2019 için %4+5 teklifine karşı çıkmış, müzakere edilebilir ama yeterli değil denmişti. Sosyal medyadan takip ettiğim kadarıyla da her kesimden memurların takdirini kazanmıştı.

Ali Yalçın bir de "en az 4-5 puan daha yukarısını bekliyoruz." diyerek hedef de koymuştu. Tamam, onun dediği kadar olmaz ama en azından 2-3 puan için diretir diye de bekliyordum ben açıkçası.

O duygu ve düşüncelerle uyudum. Sabah uyandığımda ise 2018 için %4+3.5 2019 için %4+5 olarak anlaşmaya varılmış.

Elimizi vicdanımıza koyalım, bu anlaşılabilir bir şey değildir. Sormazlar mı, Sayın Yalçın, hani bu teklif kabul edilebilir değildi, diye? Bari "4-5 puan yukarısı" diye rakam vermeseydiniz de tutarlı bir hareket olsaydı.

Kusura bakmayın sayın başkanım, size olan muhabbetim ve samimiyetinize olan itimadım baki. Ama bu çelişkiyi de anlayamadığımı ifade etmek zorundayım.

Ve bunu vatan zor durumdaydı gibi bir açıklamayla geçiştirmek pek doğru bir yaklaşım değil. En azından bu açıklama 15 Temmuz gecesi vatan için ölüme meydan okuyanlara yapılmaz!

Gerekiyorsa maaş da almayız, bırakın zammı.

Bir de vatanın tehlike altında olduğunu son iki saatte mi anladınız? İki saat öncesinde neden ‘en az 4-5 puan yukarısını bekliyoruz.’ diye açıklama yaptınız?

Tekrar ediyorum, mesele zam değil, biz üç kuruş için bu sendikada değiliz, insanları beklentiye sokup ardından hemen beklentinin boşa çıkarılması özelikle sendikaya gönül vermiş bizleri sahada zor durumda bırakmıştır. Yoksa ne olursa olsun mücadele devam edecektir. Davamız sadece bu dünya değildir.

Peki, ne yapılabilirdi?

En azından hakem heyetine bıraksaydınız da onlar verseydi 2018 için %4+3.5 2019 için %4+5. hiç olmazsa, başkanımız mücadele etti ama elden gelen bu, derdik.

Hakem heyetine gitse kriz çıkardı, meselesini de hiç anlayamadım.

Neden kriz çıksın?

Hakem heyetindekiler vatan haini mi? Gerekirse düşürürlerdi teklifi… Hiçbir Memur Sen üyesi zam için çıkıp ülkesine zarar verecek bir hareket yapmaz, bunu en iyi siz bilirsiniz.

Başka hususlar da var da onları geçelim şimdilik.

Bizim için önemli olan hak, hukuk ve temel insani hakların korunması ve geliştirilmesidir. Ücret sendikacılığının peşinde değiliz.

Bir de sendikalar siyaset ile ilişkilerine dikkat etmelidir. İnsanların eline koz verilmemelidir. Bu bütün sendikalar için geçerlidir.

Sonuç olarak gördüm ki İşverene karşı memurun hakkını korumakla görevli ve memurun parasıyla iş gören sendikalar varlıklarını yeniden gözden geçirmek zorundalar. Çünkü işveren sendikadan çok daha fazla düşünüyor memurun hakkını.

Teklifim; sendikalara ödenen sendika katkı payı kaldırılsın. Memurun maaşından kesinti de yapılmasın. Üye olmak isteyen kendi isteği ile aidatını yatırsın sendikanın hesabına. Üstelik aidatlar da en az elli lira olsun. O zaman sendikalar parayı verenin menfaatine çalışır en azından.

Evet, biliyorum 250’den fazla kazanım elde edildi toplu sözleşme masasında ama gördüğünüz gibi hepsi işte şu zam meselesinin gölgesinde kaldı gitti.

Öyleyse toplu sözleşmelerde zam pazarlığı olmamalı, bu sendikaların da yıpranmasını engeller, vesselam.

Sürç-i lisan eyledikse affola.

Selam ve dua ile.