İstişare kelimesinden türemiştir yani istişare edilen bir nevi danışman demek.
Müsteşar, bakanlıklarda, elçiliklerde bakan veya büyükelçiden sonra gelen en yüksek seviyeli yöneticidir.
Arapça'da kelime anlamı "kendisinden bilgi alınan, kendisine danışılan kimse." demektir ve görevin adı da buradan gelmektedir.
Örneğin MİT müsteşarı.
Müsteşar bakanın yürütme ve idari işlerini yani sekretaryasını yapar.
Bir nevi görünmez bakandır, bakandan sonra gelen insan da diyebiliriz.
Her bakanın birde müsteşarı olur.
En önemli müsteşar Başbakanın müsteşarıdır.
Başbakanlık müsteşarı bir sürü bakandan iş yapma anlamında daha güçlüdür.
Türkiye’de atama ile gelinebilecek son nokta başbakanlık müsteşarlığıdır.
Bütün devlet kurumlarını denetleme ve emretme yetkisi vardır.
Bir çeşit başbakanın görünmez kısmıdır.
Müsteşar, bakandan sonra gelen en yetkili kişidir.
Bakan olmadığı zamanlarda karar verme yetkisi vardır.
Müsteşar olmak için üniversitelerin sadece siyasal bölümlerini bitirmek yetmemektedir.
Çünkü bu bir kamu görevidir.
Devlette “seçilmemiş”, “atanmış” kişinin gelebileceği en üst mevki, devlet memuriyetinde halkın iradesi olmadan teorik olarak gelinebilecek en son nokta da denilebilir.
***
Bakanlar biraz da müsteşarları ile hatırlanırlar hatta ismi bağlı olduğu bakandan daha ziyade akılda kalan müsteşarlar da vardır.
Bener Cordan, 1941 Erzurum Hasankale doğumlu.
İlk defa 1992’de eski Milli Eğitim Bakanlarından Köksal Toptan marifetiyle merkez teşkilatına müsteşar yardımcısı olarak atanmış.
1994'de Nevzat Ayaz döneminde müsteşar oldu.
1 Kasım 2001'de müsteşarlıktan ayrılan Cordan, 1996 yılında Milli Eğitim Bakanlığı kontenjanından YÖK üyeliğine atandı; ancak Temmuz 1997'de Danıştay tarafından YÖK'e MEB kontenjanından üye atanmasının iptal edilmesiyle YÖK üyeliğinden ayrıldı.
Ardından 1997 ve 2001 yıllarında bakanlar kurulu kontenjanından YÖK Genel Kurulu üyeliğine atandı ve Haziran 2004'e kadar YÖK Başkanvekilliği görevini yürüttü.
15 Ağustos 2004'te uzun yıllardır mücadele ettiği kansere yenildi.
İşte adı bazı bakanlardan daha çok hatırlanan bir müsteşarın kısa öyküsü.

***
Atandığı makama geleceğini yaklaşık bir ay önce duyduğumuz Doç. Dr. Yusuf Tekin, İmam Hatip kökenli, akademisyen bir bürokrat.
Yani hükümette Milli Eğitimin başına öğretmenlik yapmış birini getirmeme eğilimi aynen devam ediyor.
Birileri eğitim sahasındaki sorunlar ancak öğretmenlik yapmış bir bakan sayesinde çözülebilir dedikçe başkaları da hayır “ne pahasına olursa olsun bu bakanlığın başına ilk ve orta eğitimde görev yapmış bir öğretmeni atamayacağız” diye diretiyorlar.
Her şeye rağmen yeni müsteşarımıza muvaffakiyetler temenni ediyorum.