Allah nasip ederse 16 Nisan Pazar günü sandık başına gideceğiz. Ülkemiz için son derece önemli bir kararı vermek üzere tercih yapacağız.

Ya şu anki düzen devam etsin; ya da yeni bir düzen, yeni bir yönetim şekli ve en önemlisi de ülkemizi her seferinde krizden krize sürükleyen eski sistemden kurtulmak istiyoruz diyeceğiz…

Karar elbette milletindir. Ne sonuç çıkarsa saygı duymak esastır. Birlikte yaşama kültürünün ve demokrasinin gereği de budur.

Ancak dikkatlerinize sunmak istediğim birkaç husus var:

Bu seçim, belki de dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan bir ilgiyle karşı karşıya. Avrupa Birliği ülkelerinden tutun da Amerika’ya; terör örgütlerinden tutun da birtakım küresel güç odaklarına kadar herkes bu işle çok sıkı ilgileniyor.

Avrupa ve Amerika’da bazı gazeteler Türkçe manşetle çıkıp “hayır” denmesini ısrarla telkin ederken; bazı küresel yayın organları da bizim oylarımızla seçilen ve belki de dünyanın en meşru lideri olan Cumhurbaşkanımızı diktatör olmakla suçlamaktadır.

Değerli dostlar,

Yönetim şekli bir kalıptır. Siz o kalıbın içerisinde hareket etmek zorundasınız. Eğer o kalıp sizin milli, manevi ve kültürel değerleriniz ile örtüşmüyorsa büyük bir tehlike ile karşı karşıyasınız demektir.

Kalıp kiminse su ona doğru akar.

Yüz yıldan fazladır, Batı emperyalizmin bizim için biçtiği kalıpla yönetiliyoruz. Bunun sonucu olarak da ne araba üretebildik ne uçak; ne silah üretebildik ne de bilgisayar.

Siz hiçbir şey üretmeyin dediler, eyvallah dedik. Bizim ham maddemizi bedava düzeyinde alıp işledikten sonra fahiş fiyatlarla bize satarak varlıklarımızı sömürdüler de sömürdüler.

Sadece bu kadar mı?

Elbette değil.

Eğitim sistemimiz onların belirlediği kalıptan oluştuğundan, yüz yıldan fazladır, insanımızı; üretemeyen, düşünemeyen, büyük ideallere sahip olmayan bir ayarla yetiştirdik. Son dönemde değiştirmek için çok uğraşsak da maalesef istenen sonuca ulaşamadık. Çünkü kalıp bizim değil…

Diyeceksiziniz ki on beş yıldan beri iktidarda olan Cumhurbaşkanımız ne yaptı?

Ne yatığını cümle âlem görüyor. Eğitimden sağlığa, karayolundan demiryoluna, çiftçisinden esnafına, engellisinden mağduruna ve kadınından çocuğuna kadar her türlü sosyal yaramız tedavi edilmeye çalışıldı ve büyük oranda bu başarıldı.

Milli tank, yerli iha ve silahlar gibi çok sayıda üretim hamlesi yapıldı.

Çok büyük ve önemli işler başarıldı. Nitekim on beş yıldan beri yapılan çok sayıda seçimde vatandaşın tercihi de bu hizmetleri onaylamıyor mu?

Ama elimiz vicdanımıza koyacak olursak, bütün bu hizmetler aynı zamanda büyük engeller aşılarak yapılmadı mı?

O dönemki (2002,2003…) cumhurbaşkanının vetoları, ne kadar hizmetin aksamasına sebep oldu, hesabını yaptınız mı?

367 garabeti gibi milletin meclisini işlemez hale getiren girişimlerden bahsetmiyorum bile.

Bir düşünün, millet olarak %70 de alarak meclise girseniz, birleri sizin iradenize ipotek koyabiliyor.

İşte bu seçimin en önemli özelliği budur bence. Artık kimse bizim irademize ipotek koyamayacak. Millet ne derse o olacak. Millet Hükümeti de devletin başını da bizzat kendisi belirleyecek ve denetleyecek.

Küresel efendilerin tahammül edemediği nokta da bu işte. Halkın seçtiği meclisi işlemez hale getirerek, koalisyonlara mahkûm ederek, kendi atlarını oynatabildikleri bu sistemin devamından yanalar.

Ama bu seçimde “evet” çıkarsa düzenleri bozulacak ve söz milletin olacak. Batılı kalıp kırılacak, yerli ve milli kalıp devreye girecek…

Kıymetli kardeşlerim, lafı uzatarak başınızı ağrıtmayayım, ben kısasını söyledim, sizler zaten uzununu anladınız.

İşte 16 Nisan Pazar günü kararını vereceğimiz mesele bu.

Küresel emperyalizmin sömürü aracı olan eski kalıpla devam mı, yoksa yeni, yerli, milli bir kalıpla kendi kaderimizi tayin etmemize fırsat verecek yeni bir kalıp mı?

Maddelerin detayını siz zaten biliyorsunuz.

Yok, tek adammış; yok sınırsız yetki veriliyormuş… Bunların hepsinin tamamen Batılı güçlerin uydurma propagandaları olduğunuz gayet iyi biliyorsunuz.

Tarihte hiç olmadığı kadar yaptığı her işi milletin onayına sunan biri ancak demokrasi kahramanı olabilir. Milletten her seferinde onay alabilen biri ancak Millet kahramanı olabilir.

Her şeye rağmen takdir sizin, karar sizin.

Ben âcizane tarih önünde misyonumu ifade ediyor ve ülkemin, milletimin ve devletimin faydasına inandığım için “Evet” diyor ve siz değerli dostlarımı da evet demeye davet ediyorum.

17 Nisan sabahına umutla ve huzurlu uyanmak dileğiyle.

Selametle kalın…