Meb  Zaman Yönetimi Konusuna Önem Vermeli

Zaman herkese adil olarak verilmiş ve bir gün 24 saattir. Sürelerin eşitliği sonucunda aynı olacağı anlamına gelmiyor.100 metreyi 1 dakikada koşanların yanında daha kısa sürede koşabilenlerde  olabiliyor. Başarılı bir kişinin yöneteceği alanların başında zaman geliyor. Zamanı iyi yönetemeyenlerin işlerinde başarılı olmaları neredeyse imkansız. Her gün yaptığımız üç çeşit işlerimiz vardır. Bunlar o gün yapılması çok önem arz eden işler, rutin işler ve yapılsa da yapılmasa da günü etkilemeyen işler. Bu üç iş arasında önem derecelerini birbirine karıştırıp lüzumsuzu lüzumludan önceye aldığımız işler oluyor. Hatta günün sürprizleri bütün işleri yarına erteletebiliyor.

Milli eğitim bakanlığında da zaman yönetimi konusunda zaaflar görüyoruz. Yıllardır yapılan uygulamalar zamanı gelip geçmesine rağmen bu yıl her şey gecikti.28 şubat  2013’de  yayımlanan Yönetici atama ve yer değiştirme yönetmeliği kamuoyu tarafından şiddetle eleştirilince ve hatta “ölü, yönetici atamama yönetmeliği” biçiminde adlandırılınca  bakanında değişimiyle birlikte yeni bir yönetmelik çalışmasına geçildi. Henüz taslağı yeni yayınlanabilen ve şimdilerde kamuoyunda tartışılan  yönetmeliğin yayınlanması da zaman alacağa benziyor. Benim şahsi görüşüm yönetmelik taslağı konusunda yapılan yorumlarda genellikle kişilerin kendi konumlarına göre görüş belirttikleridir. Asıl konuşulması gerekenler hep unutuluyor. Bu konuda en büyük sıkıntı derse girme olayı ve yöneticiliğin ikinci görev olarak tanımlanmasıdır. Meclise sunulan torba kanunda da bu iki konu gündeme alınmamıştır. Bakanlık büyük resmi görmeli yöneticileri rahatlatmalıdır.

Öğrencilerin tatile girmesiyle birlikte okul dönüşümlerine bağlı atamalar yapıldı. Bu atamalara göre norm fazlası olabilecek öğretmenlerin olduğu bir gerçek. Bu öğretmenler isteğe bağlı atamalarda yer değişikliği talep edecek. Haziranın  sonuna geldiğimiz bu günlerde il içi, il dışı, alan değişikliği atamaları bu yıl oldukça gecikti. Bunlara yönetici atama, özür atamaları ve ilk atamaları da eklediğimiz de önümüzde çok dar bir zaman var. Birde bütün bu atamaların yanında taşra yönetici rotasyonunun ağustos ayında yapılacağı açıklandı. Atama döneminin bilinmesine rağmen gerekli çalışmaların gecikmesini nasıl anlamak gerekiyor? Yoksa bakanlıkta işler kişilerin inisiyatifine bağlı olarak mı yapılıyor. Müsteşar değişikliği yapan bakanlığın işleri neden zamanında yapılmıyor? İşlerin yoluna girmesi için yeni gelen kişi bekleniyor. Bu durumda at sahibine göre kişner sözü aklımıza geliyor. Kültürümüzde lider merkezcilik var. Ancak lidere göre değişen uygulamalar yerine, ülkü ve ideal birlikteliği de mevcut.Bizim bakanlığımız bu gerçeklerden oldukça uzaklaşmış durumda.

Öğretmenler 1 temmuzda  yaz tatiline çıkıyor. Çoğunun atamaların ne zaman yapılacağı ve durumlarının ne olacağı konusunda kafası karışık. Muhtemel il içi ve il dışı atamalar temmuzda yapılacak. Öğretim yılı başında alan değişikliği yapan ve yeni alanında verimli olmayanlar için geri dönüş hakkı tanınacağı açıklandı. Fakat kontenjan ve zaman konusunda bir açıklama yok.   Tüm bu belirsizlikler eğitimcileri germekte hatta tatilinin tadını kaçırmaktadır. Öğretim yılı boyunca başta okul dönüşümleri olmak üzere bir çok konuda tedirgin olan öğretmenlerin tatile çıkacakları bu günlerde de belirsizliklerin yaşanması zamanı yönetmede aciz kalan ve kişilere göre değişen uygulamaların bakanlığımızın yakasını bırakmamasından kaynaklanıyor. En önemli kaynağın insan kaynağı olduğu gerçeğinden hareketle; hem insanı en güzel biçimde yetiştirme misyonunu üstlenmiş hem de bunu öğretmenleri ile yapacak bir bakanlığın hata yapma lüksü yoktur.

Son bir eleştiri de ilkokul ve ortaokullardaki ders saatlerinin öğrencilerin gelişimlerine uygun olmadığı sürelerin fazla olduğu gerçeğidir. Sonuç öğrenci içinde öğretmen içinde verimli olmaz. ilkokullarda 25 saat, ortaokullarda 30 saat haftalık  ders saati yeterlidir. Bunların dışında isteyenlere ders dışı sosyal çalışmalar yaptırılabilir.([email protected])