SENDİKALI KADIN ÜYELER...

      Sendikalar demokratik yaşamın içinde önemli unsurlardır. Çalışanlarının ekonomik, toplumsal, kültürel ortak hak ve çıkarlarını korumak, sorunlarını çözmek, iyileştirmeler sağlamak amacıyla kurulmuş örgütlerdir. Ortak çıkarlar etrafında toplanan birlikler gibi görülseler de, baskı grupları olarak sağladıkları katkılarla etkinlik kazanan sivil toplum örgütleridir. Toplumsal olaylar karşı aynı tepkileri verebilen üyelerle ivme kazanan gruplardır. Sendikacılık; sadece ücret politikaları geliştirmek, toplu sözleşme masasına oturmak, özlük haklarını iyileştirmek demek değildir. Kadınıyla erkeğiyle tüm üyelerinin katılımıyla, toplumun her sorununun ele alındığı, çözümler arandığı, kararlarının ve uygulamalarının toplumun vicdanına hitap etmesi gereken bir alandır.

    Ülkemizde sendikal faaliyetler erkek egemenliğine ve denetimine tabi bir çizgidedir. Sendikalar, birçok hak hukuk dışı uygulamalara, eşitsizliklere karşı mücadele verip demokrasi derler. Fakat kendi örgütsel şekillenmelerinde cinsiyete dayalı olmayan insan unsurunu ön plana çıkarmada zorlanırlar. Tüm ayrımcılıklara karşı mücadele edilecekse önce örgütsel amaç ve vizyon belirlemede demokratik olunmalıdır. Gelişen ve büyüyen ülkemizde kadınlarımızın iş gücüne katılımı yüksekken, kadın istihdamı artarken sendikalarda kadınlar, olması gereken oranda temsiliyet imkânı bulamamaktadırlar. Oysa sendikalar kadın üyeleriyle güç kazanmaktadır. Toplumda geçerli kılınan geleneksel yaklaşımları değiştirerek, pasif katılımcılıktan aktif katılımcılığa geçiş yapılmasına destek vermek, uygun ortamları sağlamak, cinsiyete dayalı olmayan çalışma barışı adına önemlidir. ''Kadınlar sendikal katılıma pek fazla ilgi göstermiyor, öncelikli görevleri annelik, ev hanımlığı'' gibi söylemler işin kolay yanıdır. Bu söylemler günümüzde geçerliliğini yitirmiştir. Kadınlarımız kendi sorunlarına sahip çıkma, şartları zorlama, fedakârlık yapma noktasında, planlı programlı yaşayabilme becerilerine sahiptir. Uygun şartlar sağlanırsa, aile ve yakın çevresinin de desteğini alarak iç huzuruyla sendikacılıkta yol alabilirler, ellerini taşın altına koyabilirler.

    Sendikal hareketlerin politikaları, hizmetleri, talepleri kadınların ihtiyaç ve beklentileri doğrultusunda da önemsenir ve değerlendirilirse daha etkili ve kalıcı olabilir. Temelde erkek üyelerin tercih ve önerileri, talepleri ve geliştirdikleri stratejileri, kadınların çıkarlarının gereklerini yeterince temsil etmeyebilir. Kadının iç dünyası ile iş dünyası içinde yaşadığı sıkıntıları, kaygıları, beklentileri tam telaffuz edemeyebilir, çözümleri havada kalabilir. İstihdamın içindeki kadın çalışan sayısının artması ile kadın üye sayısının artmasında paralellik ortadadır. Kadın üye sayısı oranıyla yönetim kadrolarında görev alan kadınların oranı arasında ise bir denge yoktur. Cinsiyete dayalı iş bölümü ve şartları, katılıma dair engellerin sayısını artırmaktadır. Katılım azlığı, tecrübesizliği ve pasif üyelikte kalmayı da beraberinde getirmektedir. Kadın çalışanların sorunları, yalnızca sendikanın kadın komisyonlarının çalışmalarına sıkıştırılamaz. Sendikanın genel politikalarının içinde de yer almalıdır. Toplantı zamanı, yeri daha uygun saatlere alınabilir. Erkek üyelerden, bayanların aktif görev almalarına karşı duyarlı olmaları istenebilir. Kullanılan dil daha bir nezakete dayalı olabilir. Kadın üyelerin yabancılaştırılmadan, ötekileştirilmeden, mimik ve beden diliyle özgüvenleri sarsılmadan aktif katılımları teşvik edilebilir. Sendikal eğitimlerle belki de öncelikli olarak sadece bayanlara verilecek seminerlerle değişim ve gelişim sağlanabilir. İstenirse gerekli düzenlemeler yapılarak katılım ve temsiliyet oranları yükseltilebilir.

   Kadın üyelere yemek düzenlemesi, sinema davetleri, konser düzenlemeleri, kadınlar ve anneler gününde karanfil verilmesi gibi birçok etkinlik nazik bir davranış, hoş bir tutumdur. Yeterli değildir. Medeniyet değerlerimiz, milli amaçlarımız ve inançlarımız değerli diyorsak, eşit koşullarda olmayı, çalışmayı, görev almayı amaç edinmeliyiz. Demokrasiye katkı sunmalı insanı merkeze almalıyız. Çoğunda ama özellikle öğretmen sendikalarında, kadın yöneticilerin yok denecek kadar az olması sendikaların demokratikliğine gölge düşürmektedir. Eğitimli olmanın tek başına yetmediği de bellidir. Bakış açılarımızı da zenginleştirmeli ve bu gölgeden çıkmalı…

''Taş bazen ıskalayabilir ama niyet her zaman hedefine ulaşır. ''

Neşe VURAL