Seçim sonrası karmaşasında yapılacak en iyi iş, Alev Alatlı’nın ‘Beyaz Türkler Küstüler’ kitabını okumak ve anlamaya çalışmak bence. Ya kafanız durulacak ya da daha beter karmaşaya kurulacaktır. İşte kesitlerden bir demet:

“N’apalım; Türkler, ‘Türk’ olandan hoşlanmıyorlar.”

            “Türk atına bindiğinde, Türk pazara indiğinde, alıyorum dediğinde; bütün Pazar alınmıştı. Türk sazını aldığında, beste-beste olduğunda, meydan-meydan çaldığında; bütün sözler söylenmişti.” (Ö.Asaf)

            “Neden bir ‘ritüeller ülkesi’yiz? Neden ‘-mış gibi’ yapmaktan usanmaz bu toplum? Muhafazakâr-mış gibi, cumhuriyetçi-imiş gibi, liberal-miş gibi, demokrat-mış gibi, solcu-ymuş gibi, laik-miş, şimdi de Müslüman-mış gibi yapmakta ısrar ederiz, neden? 21. yüzyıl fırtınası camları sarsıyor, cancağızım. Hala, neden?”

            “Liverpool Ülkücüleri: ‘Tekbir!’ ‘Halleluyah!”

            “Vatan, millet; Waterloo!” “Burası İngiltere, İrlanda değil!”

            “İngiltere mozaik değil marleydir. Ötüken yolu yokuştur, kafaları tokuştur!”

            “Türklerin tarihsel epizodik bellek sorunları var, yaşadıkları tecrübelerden oluşturdukları epizodik bellekleri kısıtlıdır milletimizin. Şundan 10 yıl öncesini hatırlamazlar.”

            “Bu iktidarın bize yaptığı en büyük kötülük, necip halkımızla yakından tanışmamızı sağlamak oldu.”

            “Global CEO’ların estirdikleri fırtınaların rastgele savurduğu ezeli ve ebedi Anadolu köyü; çocuklar peyda eden, toprak anaya tohum gömen o ‘sonsuz’ Türkmen, yeniden ortaya çıkar. Kendi yağında kıvrılan kıvıl kıvıl bir canlı kümesi. Ölmeyecek kadar gıda, ehemmiyetsiz tasarruflar, ehemmiyetsiz servetler ve tahammül. Yığınlar ayaklar altında ezilirler ve fakat yaşayakalanlar ölenlerden boşalan yeri üçer çocukla doldurur ve acı çekmeyi sürdürürler. Cinnete övgü..”

            “Biz oyunu kaybetmedik, sadece vakit yetmedi.” (V.Lombardi)

            “Hu beni, hurda beni; valla yedirdin kurda beni!” (Ahlat T.)

            “Milletini kaybedenin iman nesine? Milletini kaybeden imanı dahil her şeyini kaybeder.”

            “Bir milletin varlığı her gün tekrarlanan bir plesibittir.” (E.Renan)

            “Aristo’ya harcadığımız mesainin üçte birini Ba’l Şem Tov’a harcasaydık hem terminolojiden kopmazdık hem de Yeni Dünya Düzeni’nin dilini çözer, bu kadar korunaksız olmazdık.” (Hikmet Ç.)

            “Noktalar sürekli değişseler de bütün hiçbir zaman bozulmaz, her şey yerli yerinde kalır. Bu dünyadan giden her hırsızın yerini bir hırsız alır, ölen her dürüst insanın yerine yeni bir dürüst insan doğar.” (C.Rumi)

            “Türkiye akılla anlaşılamaz. Hesaba kitaba da gelmez. Kendisine has bir kimliği vardır. Türkiye’ye sadece iman edilir, cancağızım.” (F.Tyutçev)

            Kitabın bitiminde de en büyük düşman olarak bellediği ‘Paçozluk’a karşı toplumsal bir zikir geliştirir:

 

            “Arsız, densiz, ilkesiz, haddini bilmez, bayağı isen YANIMIZA UĞRAMA!

            Küstah, mürai, tufeyli, zevzek, müptezel, basmakalıp isen KAPIMIZI ÇALMA!

            Palavracı, korkak, kalleş, ahlaksız isen EŞİĞİMİZİ GEÇME!

            İçtenliksiz, sevgisiz, pespaye, paçoz isen EVİMİZE GELME!

            Çilehanedir burası, hoşgörü dergâhı değil.

            Ahde vefa bilmez, tövbe tutmaz isen SAKIN GELME!”