‘’Ben 'Sen'im sen de 'Ben' sin.

Ben ne kadar kötü isem sen de o kadar kötüsün. Ben ne kadar iyiysem sen de o kadar iyisin. Kötülüğümle seni de kötüleştireceğim ya da iyiliğimle iyileşeceksin. Böyle bir cümleyle metalikleşen, radyasyonlaşan ilişkilerimize darbe yapıyor. Biz birbirimizden ibaretiz, sen benimle varsın, ben de seninle varım... ‘’

İsmet Özel / Vel Asr..

Eyvallah

          Geçenlerde bir dostum yeter biraz ara ver şu yazı işlerine demişti. Ben de olur demiştim. Ama olur cevabından sonra da durmamış bir iki yazı yazmıştım. Ve fakat bu yazılar çokta etliye sütlüye karışır cinsten değildi. Bir kısım fikirlerimizin mütevazı paylaşımı olarak kaleme almıştım o yazıları. Sanki yine de öyle olacak gibi.

          Belki de o dostum niye böyle yapıyorsun diyecektir ama onun da bir hikayesi var anlatayım müsade buyurursanız. Malum kurban bayramlarının en çileli tarafı hayvan kesimidir. Hele hayvan büyükçe ve bir de deli dolu olursa değmeyin seyirci keyfine. İzleyenler hayvanın yenmesini mi yenilmesini mi isterler pek anlaşılmaz. Sonuç değişmiyor nasılsa. Her iki durumda da kesilmesi gerekecek yani.

          Neyse uzatmadan lafa gireyim kocaman bir tosunu yatırırlar yere. Bin bir güçlükle yatırdıkları hayvan deli gibi çırpınınca aceleden tekbiri falan beklemeden kasap bıçağı çalar boğazına tosunun. Kurban sahibi yahu ne yapıyorsun, daha tekbir alacaktık. Neden beklemiyorsun tekbir getirelim hayvanı kıbleye çevirelim niçin durmuyorsun der. Ama o demeye kalmadan kandır atar ya kurban sahibi isyanlarda. Kasap pür telaş cevap verir;

          -Ben duruyorum da kurbanlık durmuyor. Biz de aynı şeyi söylüyoruz maalesef.

          İsmet Özel herkesin iyi kötü ismini bildiği ama bir çoğunun eserlerini anlama kapasitesine bile sahip olmadığı bir yazardır. Daha genç zamalarında Cemil Meriç kendisini değerlendirirken umut var ama Wait and See diyor özetle. Yukarıda paylaştığım ifadeler kendisine ait olup Vel Asr isimli kitabını çıkar çıkmaz almış ve okumuştum yıllar önce. Sadece bu kadarı bile bir çok insanın basit zekasınca anlaşılabilir olmasının yanında küçücük dünyalarını istikamete kavuşturmaya yeter dercede bir yararı ve olgunluğu içermektedir.

          Ben bu ifadeyi uzun yıllardır aklımdan, kalbimden ve dilimden düşürmedim. Ve bir çok kişiyi uyarmak adına konuşmalarımda paylaştım gündelik hayatta. Ancak büyük çoğunluğun bir kulağından girip diğerinden çıktığı için ben de bu bakış açımı birazcık değiştirmeye daha doğrusu farklı bir bakış açısı ile bakabilir miyim demeye karar verdim. Şimdi yeni biçimiyle ve bana ait formuyla derdimi anlatayım bakalım aynı izan seviyesi aynı reaksiyonları mı gösterecek yoksa bir miktar kademe ilerlemesi yaşanmış mı göreceğiz.

‘’ Ben ‘Ben’im Sen de ‘Sen’ sin.

Ben ne kadar iyi olursam olayım bundan sana ne. Sen benim iyiliklerim ile cennete gidemeyeceğin gibi Beni çekmeye çalıştığın Cehenneme gidişinde sana eşlik etmeyeceğim. Senin kötülüğün sadece senin daha alçalmana sebep olurken ben kendi değerimden hiç bir şey kaybetmiyorum. Hem de senin kendini yırtmana ve paralamana rağmen. Ben sen istemesen de varım. Sen ben istesem de yok olmuyorsun. Ama bu gidişle hırsın yüzünden kendi kendini bitireceksin zaten. ‘’

Selehattin Duman / Vel Hasıl

          Nasıl? Olmuş mu sizce de. Bana sorarsanız olmamış ama ne yapayım ben de İsmet Özel değilim zaten. Aslında tüm ülke sathında ne kadar insana tercüman oldum bilemiyorum ama maalesef böyleleştik. Böyleleri yüzünden günden güne biz de böylelerine benziyoruz. Paçamızdan tutmuş bizi kendi seviyelerine, derekelerine çekmek için olanca kuvvetleri ile asılıyorlar.

          Çatlasanız da patlasanız da GELMEYECEĞİM demeliyiz böylelerine. Yanınıza bizi çekemeyeceksiniz demeliyiz. Ve mümkünse ben duruyorum da kurbanlık durmuyor deyip besmelesiz kesmeyeceğiz kurbanımızı. Yoksa murdar olur Allah korusun. Ne murdar olur biliyor musunuz. Namazımız, işimiz, ailemiz, geleceğimiz çocuklarımız, evimiz ve sokağımız. İhlasımız bozuldu, İhsan tanınmayacak halde. Allahı görüyormuşçasına değil Allah (Haşa) yokmuşçasına işler yapılıyor hale gelmiş. Hemde öyle çok yükseklerden bahsetmiyorum ha. Sıradan insanlar seviyesinden söz ediyorum.

          Her yanlış davranışın kılıfı hazır cepte. Suçlayınca yada hedefine ulaşmak için her şeyin mübah sayıldığı bir zamanı ve zemini yaşıyoruz maalesef. Zandan sakınılması emredilen müslüman İftira ederken yalan ya da gıybete baş vururken olabildiğince rahat. Taaccüp etmeye takat kalmamış. Bu yıl için Samimiyet temasını tercih eden değerliler sanıyorum en çok ve acil olan ihtiyaçlara odaklanmayı başarmış durumdalar. Tebrik ediyorum.

          Devletin yüksek kademelerinde bulunanların tevazusunun kat be kat fazlası nisbetinde tekebbür ile aşağılarda muhataplarına tepeden bakan acizler topluluğu oluştu. Bu arada performans diye bir dert varmış. Kimin umurunda bizim performansımız işte burda. Bu performansı ölçenin de adaletinden şüphe bulunmayan Allah olması sonuçta yanılma payını ortadan kaldırmaktadır. Bu performans olsun anlamında değilse de olsa ne olurki anlamındadır. Not belli ve çoğumuzun en iyiler olduğu iddiasında olduğumuz insanlarda bu hastalık ölümcül aşamadadır.

          Bana necilik, Korkaklık, Suçlayıcılık, Menfaat perverlik, Hesapçılık artık ne ararsanız var olan bir topluluk haline getirildi toplumumuz. Öyle ki ümmete yapılan zulmü engellemekten bahseden insanlar kendi menfaati, rahatı ve koltuğu için yanında ki tehdit unsuru olarak değerlendirdiği yoldaşını hançerler olmuştur. Ne kurumsal ne Stk saygınlığı ve güvenilirliği kalmamış korkudan ödü patlayan koca adamlar gelinlik kızlar gibi dipten köşeden izler olmuş hayatı. Böyle yaşayacağınıza azıcık yürekli olunda inandığınızı söylediğiniz değerlerden her hangi biri için ben varım mesajını verebilin diyesi gelir insanın.

          Korkaklar hep vardır ama tarih cesurların hamleleriyle yazılmıştır. Hiç bir korkak ve hain tarihte şerefle yad edilmemiştir. Hangi makam uğruna eğilirseni eğilin, hangi varlık, mahluk uğruna ihanet ederseniz edin adınız sanınız ‘’Hain’’ olacaktır ve unutulmaya mahkum olarak bir ömrü tamamlayıp erzelen bitirceksiniz bu hayatı. Sorarlar adama bu ne zaman düzelir peki. El cevap; Ne zaman gerçek anlamda Allah korkusunu hatırlar, ve dünyayı ahirete tercih etmekten vazgeçersek işte o zaman. Ahmak odur ki dünya için ahiretini berbat ede. Bu yazı feryat olduğu kadar bir davettir de.

          ‘’Çağa yemin olsun ki bir birine Hakkı ve Sabrı tevsiye eden salih amel işleyen mü’minler dışında İnsan ziyandadır.’’

          Tam da zaman / çağ sabır ve Asr Suresi’nin diğer öğütleri üzerine odaklanma zamanıdır / çağıdır. Şöyle bir huşu ile Hu diyelim bakalım. Samimi bir Hu temizler içi dışı. Bilelim, inanalım ve samimiyetle yaşayalım.

          Vesselam

          Selehattin DUMAN

          Eğitim Bir Sen İst Bir Nl. Şb. Bşk. Yrd.

          04.11.2017 03:04