Sözleri; “Okul yolu düz gider, çocuklar bayram eder, öğretmenler olmasa,  emekler boşa gider.”  diye başlayan ve ilkokulun ilk yıllarında hemen hepimizin öğrenerek söylediği ‘Okul yolu’ adlı çocuk şarkısı vardı. Eski kuşak öğretmenler hariç bu şarkıyı ne hatırlayan ne de öğrencilerine öğreten bir öğretmen kaldı.

Şarkı, türkü özelinde ‘Müzik’ olgusunun okullarımızdan ve hayatımızdan çıkıp gidişini üzülerek izlediğimizi de ekleyerek, öğretmenlerle ilgili bir araştırmanın kimi bulgularından söz etmek istiyoruz.

TEDMEM’in(2014), ‘Öğretmen Gözüyle Öğretmenlik Mesleği’ adlı araştırmasının bulgularında; öğretmenlerin mesleklerine yönelik algıları ile örgütsel bağlılıkları arasında zayıf bir ilişki olduğu ve teorik olarak güçlü olması gereken bu ilişkinin yapılan çalışma sonucunda zayıf çıkmasının dikkat çekici olduğu ifade ediliyor.

İş doyumunu, Balcı (1985); “çalışanın, işin bizzat kendisi, ücret, çalışma koşulları, yükselme ve gelişme olanakları gibi iş boyutlarına ilişkin istekleri ile bunların işinde kazandırılma derecesine ilişkin algılamaları arasındaki farkın bir işlevi olan duygusal tepkileri” olarak tanımlamıştır.

Mesleki bağlılığın ölçütlerinden biri olarak bilinen örgütsel bağlılık ise; Mowday, Steers ve Porter (1979) tarafından; “çalışanların örgütün amaç ve değerlerine inanması ve kabul etmesi, örgüt amaçları için gayret sarf etme isteği, örgütte kalmak ve örgüt üyeliğini sürdürmek için duyulan istek” şeklinde tanımlanmaktadır (TEDMEM, 2014).

Bu noktada, iş doyumu, mesleki algı ve örgütsel bağlılığın doğru orantılı bir hat izlemesi gerekirken, araştırma sonuçlarında ters bir sonucun çıkmasının nedenleri üzerinde durmak gerekiyor. Araştırma sonuçlarında ortaya çıkan, % 70,3 gibi yüksek bir oranda öğretmenlikten alacağım manevi doyumu hiçbir şeye değişmem sonucu, iş doyumu konusunda olmasa da öğretmenlikten alınan manevi tatminin diğer bütün değerlendirmelerden önemli olduğunu gösteriyor.

Bu sonucun ortaya çıkmasını sağlayan gerçek ise, öğretmenlerin bireysel olarak kendi mesleki algılarını ya da toplumda algılanma biçimlerini örgüt yapısının tamamen dışında tuttukları gerçeğidir.

Yani, öğretmenler ana örgüt yapısı ile mesleğin imajı, aidiyet duygusu veya bağlılıkları arasında bir ilişki görmemektedir. Diğer bir ifadeyle, öğretmenler kendi iş üretimleri ile örgüt arasında bir kopuş yaşamaktadır. Özellikle sık sık değişen üst yöneticiler, okul yöneticileri, yapısal değişikliğe uğrayan kurullar, tutarlılık göstermeyen uygulamalar, sorun çözmek için örgütün sergilediği toplam performans, tartışma önceliklerinin doğru ve ihtiyaç temelli gelişmemesi öğretmenlerin örgüte yönelik beklentilerini ve bağlarını azaltmaktadır. Öğretmenlerin ciddi bir kısmı, mesleki uğraşlarının kendileri tarafından üretildiği kadarı ile var olduğu ve etki ürettiği kanaatindedir.

Bu durum genel olarak değerlendirildiğinde, mesleki algı ve iş doyumu arasında gözlenen ilişkiyi içsel etmenlerle ilişkilendirmek mümkün görünmektedir. Öğretmenler, bu iki kavramın kendileri ile ilgili bileşenlerini kontrol edebilecek durumdadır. Diğer bir deyişle, öğretmenler mesleki algıları ve iş doyumlarını sadece dışsal etmenlerle değil, kendileri ile ilgili etmenlerle de ilişkilendirmektedir.

Öğretmenlerin bu durumundan şu sonucu çıkarabiliriz;

Her ne koşulda olursa olsun, öğretmenlerin, öğretmenlik mesleğini, yaptıkları işin insanı ilgilendirmesi, insanı şekillendirmesi nedeniyle önemli görmesi, önemsemesi, ciddiye alması ve savsaklamadan yapması gerçeğidir. Yani öğretmenler, ‘Eğitim sistemi nasıl olursa olsun, yöneticiler hakkımızda ne düşünürse düşünsün, toplum bizi nasıl algılarsa algılasın, çalışma koşullarımız nasıl olursa olsun…biz mesleğimizi severek yapmaya devam edeceğiz’ demektedirler.

Yine öğretmenler;

Siyasiler, MEB yetkilileri ne tür düzenleme yapsa da, tutarsızlıklar diz boyu olsa da, ömürleri boyunca yükselme olanakları olmasa da, hiçbir kurul, komisyon vb. yerlerde yer almasalar da, onların başına eğitim yöneticisi olarak liyakatsiz ve yeteneksiz kimseler görevlendirilse de, dış etmenlere değil, kendimize bakarız, demektedirler.

Bu tespitler bize ‘okul yolu’ şarkısındaki, ‘öğretmenler olmasa, emekler boşa gider’ dizelerini hatırlatmıyor mu?

Her şeye rağmen iyi ki ‘öğretmenler’ var ve emekler boşa gitmiyor.

 

Kaynaklar

Balcı, A. (1985). Eğitim yöneticisinin iş doyumu (Yayınlanmamış doktora tezi). Ankara Üniversitesi, Ankara.

TEDMEM (2014). Öğretmen Gözüyle Öğretmenlik Mesleği. Ankara.