~~Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Bakanlık kadrolarında görevli yönetici ve öğretmenler için hazırlanan “Mesleki Etik İlkeleri”ni açıkladı (Habertürk, 2015). Milli Eğitim Bakanlığı tarafından öğretmenler için hazırlanan etik kurallar şöyle:
-Eğitimci öğrenciyi utandıracak, onurunu kıracak söz ve davranışlardan hassasiyetle kaçınır.
-Özellikleri bakımından farklılık gösteren bütün öğrencilere diğerleri gibi anlayış ve hoşgörü ile yaklaşır.
-Eğitimci mesleğini icra ederken öncelikle insan haklarına saygı duyar; ırk, dil, din, renk, siyasi görüş ve aile statüsü gözetmeden, öğrencilere adil ve eşit davranır.
-Eğitimci öğrenciyle ilgili edindiği bilgilerin gizliliğine riayet eder, yasal zorunluluklar ve acil durumlar dışında bu gizli bilgileri korur.
-Öğrencinin özel hayatına ait bilgileri, ailesinin dışında kimseye açıklamaz.
-Beden ve ruh sağlığını, fiziksel, sosyal gelişimini ve eğitimini olumsuz yönde etkileyecek şekilde davranmaz.
-Mesleğini sevmediği izlenimini gösterecek davranışlardan kaçınır.
-Mesai ve ders saatlerine titizlikle uyar; derse geç girerek, dersten erken ayrılarak ya da gerçeğe aykırı mazeretler üreterek eğitim sürecini kesintiye uğratmaz.
-Dersten geç ayrılmak suretiyle öğrencinin dinlenme hakkını engellemez.
-Kişisel, ailevi ve çevresel nedenlerle üzüntü, sıkıntı, mutsuzluk gibi kişisel durumlarını öğrencilere yansıtmaz.
-Eğitimci, Öğretmenler Günü gibi özel gün ve haftalarda verilen, maddi değeri olmayan sembolik nitelikteki hediyeler hariç, mesleki kararını ve tarafsızlığını etkilemesi muhtemel herhangi bir hediyeyi kabul etmez.
-Yardımcı ders kitabı ve diğer araç gereçleri sadece öğrencilerin gelişimini gözetmek üzere tavsiye eder.
-Kanuni istisnalar hariç olmak üzere öğrencilere ücret veya başka bir menfaat karşılığı özel ders vermez.
-Öğrenci ve velilerden bağış, yardım veya başka bir isim altında para ya da eşya talebinde bulunmaz, bunlarla ilgili zorunluluk getirmez.
Bu ilkeler, Bakan’ın da belirttiği gibi sayısız etkinliğin yapılması ve çok çeşitli kurum ve kişilerin görüşlerinin alınmasıyla ortaya çıkmıştır. Bizim de bir eğitimci olarak bu ilkelere bazı maddeler dışında hiçbir itirazımız yoktur ve eminim ki bu ilkeler bütün eğitimcilerin meslek hayatları boyunca uyguladıkları ilkelerdir.
Ancak şunu ilave etmek gerekir ki; kamuoyunda, her yıl 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde MEB tarafından dedikodu malzemesi haline getirilen “maddi değeri olmayan hediye” konusunu tartışmayı, kendi hükümet üyelerinin milyon dolarlık hediyeler, saatler, dolar dolu çikolata kutuları ve elbiselerle anıldığı bir Bakanlığın olduğu bir ülkede, yersiz, anlamsız ve eğitimcilere hakaret olarak addediyorum.
Bu ilkenin dışında bazı ilkeler de bizzat Bakanlık, Milli Eğitim Müdürlükleri ve okul müdürlükleri tarafından çiğnenmekte ve çiğnenmesi için de öğretmenlere psikolojik baskı yapılmaktadır. Şöyle ki;
Mevzuatta yardımcı ders kitabı kullanımı konusunda yasaklayıcı hükümler olmasa da, her öğretim yılı başında okullara genelge gönderilerek, bu materyallerin edinilmesi konusunda öğrencilerin zorlanmaması istenilmektedir. Ancak bütün eğitimcilerin bildiği gibi uygulamada sadece ders kitabı kullanan okul-öğretmen yok denecek kadar azdır. Bu durumun nedenleri konusunda eğitim sistemimizin sınav odaklı olması gerçeği herkesin malumudur. Yardımcı ders kitabının tavsiye edilip, edilmemesi öğretmenden önce okul yöneticilerinin uyması gereken etik kurallardan olmalıdır. Okul yöneticilerini de yardımcı ders kitabı tavsiye etme yoluna iten neden öğrencilerin başarısının yükselmesinden önce okulun kimi ihtiyaçlarının ilgili yayınevleri ve kırtasiyeciler tarafından karşılanmasıdır.
Bu konuyla bağlantılı bir başka ilke de öğretmenlerin, öğrenci ve velilerden bağış, yardım veya başka bir isim altında para ya da eşya talebinde bulunmaması ilkesidir. Hiçbir öğretmen, velilerden okul için dahi olsa bağış, yardım istemez. Neden istesin ki? Burada kastedilen okul yöneticileri ise bu durumun da müsebbibi bakanlıktır. Bağış ve yardım konusunda basında ve kamuoyunda yer alan tartışmaların hemen hemen hepsi ilkokul ve ortaokullarda cereyan etmektedir. Bunun nedeni de Bakanlık tarafından bu okullara ödenek verilmemesidir. Bakanlık ilkokul ve ortaokullara ödenek göndermeyerek, okul yöneticilerini vatandaşlarla karşı karşıya getirmektedir.
Görüldüğü gibi öğretmenleri etik ilkeler konusunda uyaran MEB, bu kurallardan bazılarının çiğnenmesine bizzat kendisi neden olmaktadır. İlkokul ve ortaokulların ödenek ve yardımcı personel ihtiyacının karşılanması durumunda bu okullarda görev yapan okul yöneticilerinin de bağış, yardım ve yardımcı kitap tavsiyesi konusunda daha hassas olacakları muhtemeldir.
Öğretmenlere getirilen mesleki etik ilkelerini çok anlamlı ve önemli buluyoruz fakat bu ilkelerin hayata geçirilmesi konusunda MEB’in de üzerine düşen görevleri yapmasının da aynı derecede önemli olduğunu düşünüyoruz.

Kaynaklar
Habertürk, (2015). MEB’den 'İyi eğitimci' olmanın 14 kriteri. http://www.haberturk.com/gundem/haber/1104675-mebden-iyi-egitimci-olmanin-14-kriteri Erişim Tarihi: 30.07.2015