Her eğitim-öğretim yılının başlangıcında olduğu gibi, 2013-2014 Eğitim-Öğretim Yılı da büyük tartışmalar ve değişikliklerle başladı.

 

Bu öğretim yılında tartışılacak konuların başında, ortaokul ve liselerde yapılacak olan merkezi sınavlar geliyor. Merkezi sınav tartışmalarının gölgesinde kalan ve bir süre sonra etkileri görülmeye başlayacak olan bir başka konu da, ortaöğretim öğrencilerinin hemen hemen tümünün okullarına servislerle gidecek olması ve bu durumun veliler üzerinde yaratacağı ekonomik baskı konusudur.

 

Bu yazımızda, ortaöğretim öğrencilerinin, okullarına neden servislerle gideceğini inceleyeceğiz.

 

Bilindiği gibi, sonuncusu yapılan SBS sınavına MEB verilerine göre, 1 milyon 112 bin 604 öğrenci katıldı. Bu sınav sonuçlarına göre, yaklaşık 550 bin öğrenci, sınavla öğrenci alan Fen Lisesi, Sosyal Bilimler Lisesi, Anadolu Lisesi ve Meslek Liselerine yerleşti. SBS puanıyla herhangi bir ortaöğretim okuluna yerleşemeyen 574 bin civarında öğrenci ise diploma notlarına göre meslek ve imam-hatip liselerine yerleştirildiler.

 

Bu durumda, yaklaşık 1 200 bin öğrenci, ya SBS puanıyla ya da ortaokul diploma notuyla çeşitli ortaöğretim okullarına yerleştirilmiş oldular. SBS puanıyla tercih yapıp herhangi bir ortaöğretim okuluna yerleşen öğrenciler, ikamet ettikleri yerleşim yerinin dışında ya da uzağında bir okula yerleştirildikleri gibi, diploma notuna göre yerleştirilen öğrenciler de, ikamet ettikleri yerleşim yerinin dışında bir ortaöğretim okuluna yerleştirildiler. Bu durumda, bünyesinde tek ortaöğretim okulu bulunacak kadar küçük yerleşim yerlerini hariç tutacak olursak; hemen hemen 8.sınıfı bitiren bütün öğrenciler, Bakanlık ve il milli eğitim müdürlükleri tarafından, merkezi yerleştirme yöntemiyle, herhangi bir ortaöğretim okuluna yerleştirilmiş oldular.

 

Bu yöntemle Bakanlık, öğrencileri “başarı” seviyelerine göre ayrıştırmış oldu. Böylece daha önce sadece sınavla öğrenci alan ortaöğretim okullarını kazanan öğrenciler, ikametleri dışındaki okullara kayıt yaptırırken, bu öğretim yılında, 8.sınıfı bitiren bütün öğrenciler ikametleri dışında bir ortaöğretim okuluna kayıt yaptırmak zorunda kaldılar.

 

Bu durum iki açıdan sakınca yaratacaktır.

 

Birincisi, başarı seviyesine göre ayrıştırılan öğrencilerin yaşayacağı psikolojik sorunlar ve bu durumun sonucu olarak ortaya çıkabilecek dışlanma/yabancılaşma durumlarıdır. (Bu konu başka bir yazımızda detaylı incelenecektir)

 

İkincisi ise ikametleri dışında bir yere yerleştirilen öğrencilerin ve velilerin yaşayacağı ekonomik sıkıntılardır. Bu durumu bir örnekle açıklayalım; İstanbul ili, Kartal ilçesinde, ikametgâhına uzak bir ortaöğretim okuluna yerleşen bir öğrenci, okuluna gitmek için aylık 150 liraya ulaşan servis ücreti, en az 4-5 lira öğle yemeği ücreti ödemek zorunda kalacaktır. Bu durum birden fazla öğrencisi olan aileler için adeta yıkım olacaktır. Bu öğrenci, eskiden olduğu gibi ikametgâhına yakın bir ortaöğretim okuluna kayıt yaptırmış olsaydı, sözünü ettiğimiz bu ücretler ailenin cebinde kalacaktı. Bu uygulamayla öğrenci servislerinin yaratacağı trafik yoğunluğu da sorunun bir başka boyutudur.

 

Bu örneği ülke genelinde düşünecek olursak, velilere önemli bir ekonomik yük getireceği kaçınılmazdır. Gelir dağılımının oldukça adaletsiz olduğunu düşündüğümüz verili koşullarda, bu ekonomik yükün birçok dar gelirli aileyi zorlayacağı ve bu ailelerin öğrencilerini örgün öğretimin dışına çıkaracağı, daha şimdiden gün gibi ortadadır.  Velilerin çoğunluğu eğitime yatırım yapmaktan, çocuklarına en iyi şekilde eğitim aldırmaktan çekinmezler, ancak düşük diploma notlarıyla yerleşilen ve bir anlamda gelecek vadetmeyen okullara, üstelik de servis/yemek ücreti ödeyerek öğrenci göndermeyi, en azından düşüneceklerdir.

 

Bütün genel liselerin Anadolu liselerine dönüştürülmesi ve kalan ortaöğretim okullarına da diploma notuyla öğrenci yerleştirilmesini esas alan bu çarpık ortaöğretime geçiş sisteminin, öğrencilere/velilere ekonomik bir darbe vurduğu kuşkusuzdur. Bu durumun sonuçları kısa sürede ortaya çıkmaya başlayacaktır.

 

MEB, ortaöğretim sistemini, temel olarak, öğrencilerin ikametlerini esas alan ve az sayıda sınavla öğrenci alan ortaöğretim okullarının bulunduğu bir sisteme doğru evriltmelidir. Avrupa’da, bu esaslarda işleyen çok ayıda eğitim sistemi mevcuttur.  Aksi halde yaşanacak ekonomik sıkıntılar, 4+4+4 eğitim yasasıyla getirilen, ortaöğretimin zorunlu olması espirisini ortadan kaldıracak, öğrencileri ekonomik nedenlerle, açık öğretime yönlendirecektir.