Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine İlişkin Yönetmelik, 10 Haziran 2014 tarihinde yayımlandı (MEB, 2014).

Yönetmeliğin yayımlanmasının hemen ardından eğitim sendikaları da ilk değerlendirmelerini yaptı. Eğitim sendikalarının üye sayısının 700 binleri aşması, başta MEB olmak üzere, bu değerlendirmelerin bütün kesimler tarafından dikkate alınmasını gerektiriyor.

Eğitim sendikalarının değerlendirmelerine kısaca göz atacak olursak; Eğitim Bir Sen (2014); Yönetmeliği değerlendirmek yerine, açıklama ve Yönetmeliğin getirdiği yenilikleri öne çıkarma yoluna gitmiştir.

Türk Eğitim Sen; “Yönetici Görevlendirme Yönetmeliğinin Getirdikleri” başlığıyla yaptığı değerlendirmede, Yönetmeliğin geniş bir açıklamasını yapmış ve kapsamlı değerlendirmenin, Hukuk Bürosu tarafından detaylı bir şekilde yapıldığını; sendikalarının, yönetmelik ve getireceği uygulamalarla ilgili tutum ve girişimleri önümüzdeki günlerde kamuoyu ile paylaşacaklarını, ifade etmiştir (Türk Eğitim Sen, 2014).

Eğitim Sen; “Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği Yayımlandı” başlıklı değerlendirmesinde, bu Yönetmelikten sonra eğitim kurumlarına yönetici atanmayacağını, yönetici görevlendirileceğini; böylece görev güvencesinin ortadan kaldırılacağını; İl/ilçe milli eğitim müdürlerinin istediği kişileri müdür olarak görevlendireceğini; il/ilçe milli eğitim müdürlüklerince görevlendirilen müdürlerin istediği öğretmenlerin de müdür başyardımcısı ve müdür yardımcısı olacağını, ifade etmiştir. Eğitim Sen; müdür olmak için objektif bir sınavda başarılı olmak gerekmeyeceğini, sözlü sınavda başarılı olmanın yeteceğini; öğrenciler, öğretmenler ve okul aile birliğinin, okul müdürünün görevine devam edip etmeyeceğine karar veriyormuş, okul müdürünü kendisi seçiyormuş sansın diye, değerlendirme puanı hesaplanırken biraz puan vereceğini; böylece performansa dayalı istihdam, görevlendirme, görevde yükselme konusunda da önemli bir adım atılmış olacağını; dört yılını dolduran eğitim yöneticisinin görev süresinin, başkaca bir işleme gerek kalmaksızın sona ereceğini, eklemiştir Bu nedenlerle, yeni Yönetmeliğin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle dava açacağını ve hukuksal girişimde bulunacağını, kamuoyuna duyurmuştur (Eğitim Sen, 2014).

Eğitim Sen’in açıklamasında; Danıştay 2. Dairesinin bu konudaki kararlarından söz edilmiş, daha önce yürürlükte olan yönetici atama yönetmelikleri hakkında verilen kararlara atıfta bulunularak; atama işlemlerini gerçekleştirecek yönetimlere, takdir yetkisini kullanırken hiçbir ölçüte bağlı tutulmayacak şekilde serbestlik tanıyan bir yaklaşım sergilendiği, .

Bu serbestliğin, nesnelliği ortadan kaldırıcı, dolayısıyla subjektif değerlendirmelerin oluşabilmesine yol açıcı etkilerinin olduğu,

. Yönetici görevine aday olmak isteyen kamu görevlilerinin haberdar edilmesini sağlayacak bir sistem öngörülmediği,

. Değerlendirmelerin, kariyer liyakat, sınav ve benzeri objektif ölçütlere göre gerçekleştirilmesini içeren kuralların olmadığı,

. Yönetmeliğin, kamu yararı ve hizmet gerekleri açısından olumlu katkısının ne olduğu belirsiz olan ölçütlerden meydana geldiğini, belirtti.

Eğitim İş; “Yönetici Görevlendirme Yönetmeliğinde Hedef: Kadrolaşma ve Özelleştirme” başlıklı açıklamasında; İktidar partisinin sevk ve idaresi altında bulunan Milli Eğitim Bakanlığı, yıllardır yandaşlarına göre kayırmacı bir sistem oluşturabilmek hiç durmadan düzenleme yaptığını; söz konusu yönetmeliğin de eğitim kurumlarına yandaş yönetici atama hevesinin güncel örneği olduğunu; artık atamalarda liyakat ölçütü askıya alındığını; tek ölçünün, yöneticinin AKP’ye bağlılık derecesi ile AKP’nin yerelleştirmeci ve özelleştirmeci politikalarına hizmet edecek olması olduğunu ileri sürmüştür (Eğitim İş, 2014)

Eğitim İş (2014); hedefin, kamusal temel bir insan hakkı olan eğitimi, paydaş, katılımcılık ve yönetişim adı altında yerellere ve ardından şirketlere hizmet alım yoluyla peşkeş çekmek olduğunu, bu açıdan bakıldığında ise hedefin klasik kadrolaşma hedefini çoktan aştığını ve genel hedefin, eğitimin, GATS kapsamında hızla piyasaya açılmasını sağlamak, yerelleşme ve özelleştirme politikasına en iyi hizmeti sunabilecek CEO’ları görevlendirmek olduğunu ifade etmiştir.

Aktif Eğitim Sen; “Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine İlişkin Yönetmeliğe İlişkin Sendikamızın Görüşleri” başlığıyla yaptığı değerlendirmede şu başlıkları öne çıkarmıştır (Aktif Eğitim Sen, 2014);

1-Yönetmelikle, eğitim kurumu yöneticilikleri, kazanılmış hak olmaktan çıkartılmış ve 4 yılda bir yenilenen görevlendirmeler haline getirilmiştir. Yönetici görevlendirmelerinde liyakatin yerine sadakat, adaletin yerine yandaşlık ölçü olarak kabul edilecektir. Bu durum yönetici olmak veya yönetici kalmak isteyenlerin görevlendirme yapacak siyasi ve bürokratik iradelerin, bu iradeler üzerinde baskı altında tutan meslek kuruluşu vb. baskı gruplarının vesayeti altına girmesine ve görev süreleri boyunca yasal gereklilikleri yerine getirirken baskı unsuru çevrelerin illegal taleplerine boyun eğmek zorunda kalacaklardır.

2- Yeni düzenlemeyle, okul yöneticiliklerinin kadro hakkı iptal edilip sadece görevlendirme olarak planlanması yöneticilerin mesleki aidiyet, özgüven duygularını yok ederek binlerce insanın paydaşı olduğu okul ve kurumlarda yönetimlerin profesyonelleşmesi imkânsız hale gelecektir.

3- Müdür vekilliğinde geçen sürelerin yöneticilik kapsamında değerlendirilmesi haksızlıklara yol açacaktır.

4- Yöneticilik kendine özgü teorik ve pratik boyutu olan bir bilim dalı ve uygulama alanıdır. Bilgi, tecrübe ve liyakatin önemli olduğu yöneticilikte, önceden bu görevlerin herhangi birinde bulunmamış bir öğretmenin doğrudan müdürlük görevine getirilmesi okul ve kurumlarımız için problemlere neden olabilecektir.

5- Müdürler açısından bir kurumda başarılı olamayan müdürün bir başka kuruma müdür olarak görevlendirilmesine sebep olacağından isabetli değildir. Okulların ve öğrencilerin ihtiyaçları dikkate alınarak yönetim kademelerinde kadın yöneticilerin yer almasına fırsat verilmesi yerinde bir düzenlemedir.

Eğitim Sendikalarının MEB Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği’ne bakışlarında dikkati çeken en önemli noktanın, en fazla üyeye sahip Eğitim Bir Sen’in, Yönetmelik ile ilgili olumsuz bir tek görüş belirtmemesidir. Bu durum, sendikanın, bu Yönetmeliğin arkasında durduğu anlamına gelmektedir. Türk Eğitim Sen, hukuksal değerlendirmenin daha sonra yapılacağını; Aktif Eğitim Sen ise Yönetmeliği “Okul Yönetimi” ve “Okul Kültürü” açısından değerlendirerek, aksayacak yönlerini eleştirmiş, bu aksaklıkları düzeltmek için çeşitli önerilerde bulunmuştur.

Bu değerlendirmelerde bizi şaşırtan en önemli husus ise Eğitim Sen’in yaptığı değerlendirmede, konunun ideolojik boyutuna hiç değinmemiş olması, Yönetmeliği sadece yönetimsel açıdan değerlendirmesidir. Eleştirel eğitimcilerin çoğunlukta olduğu Eğitim Sen’in, MEB’in, okulları piyasaya açmakta bir adım olan bu Yönetmeliği bu şekilde suya sabuna dokunmayan bir değerlendirmeyle ele alması, kendi birikimine yakışmamıştır.

Eğitim kamuoyu, 5.Demokratik Eğitim Kurultayını birkaç ay önce gerçekleştirmiş olan Eğitim Sen’den daha fazlasını beklemektedir. Yönetmeliğin bütün boyutlarını değerlendiren ve okul yönetimine getireceği olumsuzlukları hem ideolojik, hem de okul yönetimi disiplini açısından ele alan tek değerlendirme Eğitim İş’in yaptığı değerlendirme olmuştur. Yönetmelik incelendiğinde; hedefin, kamusal temel bir insan hakkı olan eğitimin, paydaş, katılımcılık ve yönetişim adı altında yerellere ve ardından şirketlere hizmet alım yoluyla peşkeş çekmek olduğu; bu anlamda uygulamanın, klasik kadrolaşma hedefini çoktan aştığı; genel hedefin eğitimin, GATS kapsamında hızla piyasaya açılmasını sağlamak, yerelleşme ve özelleştirme politikasına en iyi hizmeti sunabilecek CEO’ları görevlendirmek olduğu, apaçık ortadadır. Son olarak, dünyadaki okul yöneticiliği uygulamalarını başka bir yazımızda değerlendireceğimizi belirterek, eğitim yönetiminin, kendine özgü teorik ve pratik boyutu olan bir bilim dalı ve uygulama alanı olduğundan hareketle, yönetim alanına dair hiçbir eğitimi ve deneyimi olmayan 8 yıl görev yapmış öğretmenlerin doğrudan okul yöneticisi olarak görevlendirilmesinin yaratacağı sakıncalarını önemseyen Aktif Eğitim Sen’in tespitlerine de katılmamak mümkün değil.

Kaynaklar

MEB, 2014. http://mevzuat.meb.gov.tr/html/egikuryon_1/egikuryon_1.html Erişim Tarihi; 14 Haziran 2014

Eğitim Bir Sen, 2014 http://www.egitimbirsen.org.tr/manset-haberleri/yonetici-gorevlendirme-yonetmeligi-neler-getiriyor/2692/ Erişim Tarihi; 14 Haziran 2014

Türk Eğitim Sen, 2014. http://www.turkegitimsen.org.tr/haber_goster.php?haber_id=15859 Erişim Tarihi; 14 Haziran 2014

Eğitim Sen, 2014 http://www.egitimsen.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=21612&sube=0#.U5r5ff-KDIU Erişim Tarihi; 14 Haziran 2014

Eğitim İş, 2014. http://www.egitimis.org.tr/haber-arsiv/ynetc-grevlendrme-ynetmelnde-hedef-kadrolama-ve-zelletrme#.U5r-8f-KDIU Erişim Tarihi; 14 Haziran 2014 Aktif Eğitim Sen, 2014.

Af Eğim en 4http://www.aktifegitimsen.org.tr/web/yonetmelige-iliskin-sendikamizin-gorusleri/ Erişim Tarihi; 14 Haziran 2014