~~İdealist felsefeyi benimseyen eğitimcilere göre; eğitim sisteminin birbirini tamamlayıcı iki önemli görevi bulunmaktadır. Birinci görev, milletin kültürünü meydana getiren sağlam ve kalıcı değerleri genç kuşaklara aktararak milletin sürekliliğini sağlamaktır. İkinci görev, toplumun yaşayışında/davranışlarında istenilen bir takım değişiklikleri gerçekleştirmek; toplumun gelişmesini, ilerlemesini ve çağdaşlaşmasını sağlamaktır (Koçak, 2009:1). Koçak’a göre eğitim sistemi, bu görevlerin ikisini birden yerine getirmekle yükümlüdür. Bunlardan birincisi gerçekleşmediğinde toplumda kopukluk olur, milletin sürekliliği tehlikelerle karşılaşır. İkinci görev gerçekleşmediğinde ise toplum geri kalır, çağın gelişmelerine ayak uyduramaz, varlığı tehlikeye düşer.

Türk eğitim ve kültür politikalarında, iç ve dış politika ilişkilerinin düzenleyici, siyasî iktidarlar ve bu iktidarların ülkeye ve dünyaya bakış açılarının baskın ve etkili rol oynadığı, bul rolün de Talim ve Terbiye Kurulu’nun tarihî yerini belirlediği söylenebilir (Koçak, 2009: 41-42)

Eğitim Sen, son dönemde eğitimciler arasında tartışma konusu olan MEB Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği Taslağına ilişkin görüşlerini 5 Kasım 2014 tarihinde Bakanlığa gönderdi.

Görüş yazısının 3.maddesinde, “Yönetmelik Taslağının 5. maddesi uyarınca, hangi yükseköğretim programlarından mezun olanların öğretmenliğe atanacaklarına ilişkin kararları Talim Terbiye Kurulu yerine, genel olarak birimi ve bölümü belirtilmemiş Bakanlık verecektir. Hiç kuşku yok ki Talim Terbiye Kurulu, Bakanlıktan bağımsız ve ilgisiz bir kuruluş değildir. Dolayısıyla bu düzenleme, bakanlığın ayrılmaz bir parçası olan Talim Terbiye Kurulunun bu kararı vermesine engel oluşturmayacaktır. Ancak Bakanlığın başka birimlerinde de bu kararlar verilebilecektir.” denilerek, Talim Terbiye Kurulunun yetkisinin azaltıldığından bahisle, yürürlükten kaldırılan 3797 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Yasasının 8. maddesinde Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı düzenlendiğini, bundan sonra ve ayrı bir bölümde önce ana hizmet birimleri, daha sonra danışma ve denetim birimleri ile yardımcı  hizmet birimleri düzenlendiğini; Yasanın bu biçimde düzenlenmesinin, Talim Terbiye Kuruluna ayrı ve öncelikli bir yer tanındığını gösterdiği ifade edilmiştir. Bu yasa kaldırılarak yerine çıkarılan 652 sayılı KHK ile de Talim Terbiye Kurulu, bakanlığın diğer hizmet birimlerinden sonra düzenlenerek, Bakanlığın, Talim Terbiye Kuruluna nereden baktığı anlatılmış, adeta Talim ve Terbiye Kurulunu önemsizleştirdiği ileri sürülmüştür.

Görüş yazısında devamla, Cumhuriyet Hükümetinin Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati’den; “...diğer devletlerde  olduğu gibi milletin terbiye-i umumiyesine (genel eğitimine) ait mesailini halletmek (sorunlarını çözmek), mektep programlarını ve bütün dünyada olan kitapları ve her sene maarifin aldığı cereyanları (akımları) tetkik etmek için ayrıca bir Talim ve Terbiye Heyetine ihtiyaç vardır. Talim ve Terbiye Heyeti yalnız bununla uğraşmaz, milletin ve memleketin hayatına, terbiyesine ait meselelerle uğraşmak da maarif vekâletinin vazifesidir. Onun için bunlara ait tedbirleri almak, programlarını ihzar etmek (hazırlamak) üzere maarif vekâletinin haricinde ve maarif  vekâletine manevi bir kontrol vazifesi yapacak bir heyete ihtiyaç vardır.” alıntısı yapılarak, Talim ve Terbiye Kurulunun, her geçen gün bağımsızlığını yitirdiği, bağımsızlık adına kalan son kırıntıların da, yapılan son değişikliklerle yok olmayla karşı karşıya bırakıldığını; 652 sayılı KHK ile ders kitabı dışındaki eğitim araç ve gereçlerinin eğitime katkıları ve ekonomik yönden incelenip uygun görülenleri ilgililere bildirmek görevi bile Talim Terbiye Kurulundan alındığını ve  Taslak Yönetmelikle, hangi yükseköğretim programlarından mezun olanların öğretmenliğe atanacaklarına ilişkin kararları alma yetkisinin de, genel olarak, Talim Terbiye Kurulundan alındığından dem vurulmaktadır.

Bilindiği gibi Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı, 652 Sayılı KHK’nın 28.maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin 1.fıkrasına göre; “Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı, Bakanlığın bilimsel danışma ve karar organıdır.” ; 6.fıkrasına göre de; “Talim ve Terbiye Kurulu, evrensel değer ve standartları göz önünde bulundurarak, kalite, eşitlik ve etkililik ilkeleri ile millî ve toplumsal değerlere dayalı bir eğitim sistemi oluşturmak amacıyla görevlerini yerine getirir.”

Maddede dikkati çeken “evrensel değerler, kalite, eşitlik, etkililik, milli ve toplumsal değerlere dayalı bir eğitim sistemi oluşturma” amacı, Cumhuriyet kurulduğundan bu yana etkili bir şekilde eğitim politikasını belirleyen Talim ve Terbiye Kurulunun yetkilerinin azaltılması ve kapsama alanının daraltılması anlamında eleştirilmekten ziyade onaylanması gereken bir değişikliktir. Mustafa Necati’nin sözlerinde ifadesini bulan, milletin ve memleketin hayatına, terbiyesine ait meselelerle uğraşmak ve bunlara ait tedbirleri almak, programlarını ihzar etmek üzere maarif vekâletinin haricinde ve maarif vekâletine manevi bir kontrol vazifesi yapacak bir heyetin olmasını savunmak, Hükümetlerin üzerinde bir kurula yetki vermek, toplum mühendisliği anlayışının en bariz örneğidir.

Tüm maddi ve insani değerlerin yaratıcısının emek  olduğuna inanan ve tüzüğüne koyan Eğitim Sen’in, Osmanlı Devleti’nin tarihe karışmasını müteakip, “asker-sivil aydın-toprak ağası-ticaret burjuvazisi bloku”nun öncülüğünde kurulan, emekçiler, köylüler, azınlıklar, dindarlar ve Kürtler üzerinde hegemonya kurarak, “Milli burjuvazi” yaratma şiarıyla yola çıkan Cumhuriyet yönetiminin Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati’nin anlayışı doğrultusundaki bir Talim Terbiye Kurulunu savunması tek kelimeyle aklını peynir-ekmekle yemektir, aklını yitirmektir. Bu anlayış, Eğitim Sen’in kuruluş ve mücadele mantığına aykırı olduğu gibi varlık nedenini de geçersizleştirmektir.

Eğitim Sen acilen tüzüğünde yazan evrensel değerleri gözeten ve yerel farklılıkları zenginlik olarak kabul eden bir  emek örgütü olarak, savaşsız ve sömürüsüz bir dünya hedefiyle ülkemizde ve dünyada her türlü baskıcı yönetime karşı demokrasi ve dayanışma kültürünü savunmaya devam etmeli; Türkiye’yi yönetmekte olan tekelci-muhafazakâr sermaye blokunun Eğitim Bakanlığının ideolojik koçbaşı olan Talim ve Terbiye Kurulunu savunmaktan vazgeçmelidir.

Kaynaklar

Koçak, K.(2009) TALİM VE TERBİYE”NİN TÜRK EĞİTİM VE KÜLTÜR POLİTİKALARINDAKİ TARİHÎ YERİ  http://www.akademiktarih.com/tarih-anabilim-dal/2078-cumhuriyet-tarihi-aratrmalar/cumhuriyet-di-em-politikas/7286-tal-ve-terben-tk-et-ve-kt-polalarindaktaryer.html Erişim Tarihi: 16.11.2014

MEB, (2014) MEB Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği Taslağı Hakkındaki Görüşlerimizi Bakanlığa Sunduk. http://www.egitimsen.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=22395&sube=0#.VGgudP8cTIU
Erişim Tarihi: 05.11.2014

R.G. (2014) Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı  http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2011/09/20110914-1.htm  Erişim Tarihi: 05.11.2014