Uzun zaman oldu elime kalem almadığıma. Gündeme bakacak olursak nereden başlayacağımı bilemiyorum. Önce şöyle bir sınırlar etrafında dolanalım. Tabi ki Suriye sınırımız en önemli ve acil çözüm isteyen sınır hattımız. Son uçak krizinin ardından yalnız bizim değil tüm Suriye üzerinde emelleri olan Ortadoğu kaosundan çıkar devşirmeye çalışan irili ufaklı güçlerin gözlerini diktiği bir sınır Suriye sınırımız.

                         

            Güney sınırımızda artık bir Suriye rejim varlığı olmadığı, bir kısmının PYD-PKK bir kısmının ise DAEŞ unsurlarının kontrolü altında olduğunu görüyoruz. Bayırbucak Türkmendağı bölgesinin ve Cerablus Azez bölgesinin PYD güçlerine geçmesi halinde ortaya çıkacak KÜRT bölgesi bizim başımızı çok ağrıtacaktır. Bunun için bastıran Rusya’ya uçak resti ile göstermiş olduk ciddiyetimizi . ancak Cerablus – Azez de bulunan daeşin telabyadda olduğu gibi hiç varlık göstermeden çekileceği ve PYD ye bırakacağı kuşkusu hakim . Rusya destekli Rejim saldırıları da bunu gösteriyor. En son Rusya’nın Pyd ye silah takviyesi yaptığı da gelen bilgiler arasında. Ancak Türkiye’nin konu ile ilgili yaptıkları ve yapacaklarının olduğunu görüyoruz. Ocak ayında yapılacak Suriye barış görüşmelerine herkesin elindeki toprağı azami ölçüde artırmış girmek istediği açık. Bekleyelim ve görelim.

 

Sosyal medyadan takip edenler görmüşlerdir. Rusya’nın uçak düştükten sonra verdiği süper güce yakışmayan daha çok oyun oynarken düşüp dizi incinen çocuğun “oynamıyorum küstüm” havasındaki yersiz ölçüsüz tepkilerinden sonra dost ve gerçek müttefik olacağını gördüğümüz devlet ve toplumların tepkilerini. Kuzey Irak’ta Türkiye’nin 50 yıllık doğalgaz ihtiyacının karşılanabileceği rezervlerin bulunmasından sonra Kuzey Irak Bölgesel Yönetiminden gelen gayri resmi Rusya doğalgazı keserse seve seve Türkiye üzerinden batıya sevkederiz gibi doğalgazı size biz verelim mealinden cümleler; Türkmenistan Devlet Başkanı Kurbanguli Berdimuhammedov’un Türkmenlerin  üzerindeki Rus katliamlarının sürmesi halinde tüm ilişkileri keseriz tarzı gayriresmi tepkilerini; Azerbeycan’ın doğalgaz ve Petrolün miktarında artışa gideriz gibi ve Orta Asya Cumhuriyetlerine giden nakliye araçlarına sınırlarını açması ve kolaylıklar göstermesini ;Çeçenistan’da yeraltına inmiş pusuda bekleyen Çeçen Mücahitlerinin ileri karakol gibi Türkiye’ye destek açıklamalarını en son Katar ile yapılan sıvılaştırılmış Doğalgaz anlaşması ile Arap halklarının da yanımızda olduğunu görmek doğrusu iki asırdır uyutulan doksan kusur yıldır da yok sayılan ÜMMET dirilişinin yavaş yavaş gerçekleşmeye başladığını görüyoruz. Bunu yalnızca biz görmedik elbette Rusya da gördü ve Lavrov görüşebiliriz dedi. Bu görüşelim nolur demenin diplomatik hali. Ümmetin Türkiye etrafında kenetlenmeye başladığını  gören Avrupa  dondurduğu müzakerelere hemencecik başlayıverdi. Üstelik vize muafiyeti gibi en umulmadık bir kartı masaya sürerek.

            1923 yılında imzalanan Lozan anlaşmasının gizli maddeleri ile bir yıl sonra TBMM manevi uhdesine bırakılan Halifelik Makamının Erdoğan şahsında yeniden ete kemiğe büründüğünü gören batı bundan son derece rahatsız oldu. Bunu nerden mi biliyorum ? Yakın zamanda yapmış olduğum Makedonya gezisinde oradaki Müslüman toplumun Erdoğan’ı yalnızca Türkiye’nin başındaki bir figür olarak görmediklerini Ümmetin başında bir Müslüman Lider olduğunu birçok dost meclisinde belirttiklerini bildiğimden söylüyorum.

            Avrupa göbeğindeki Müslüman toplumlar bunu söylüyorsa bir de Müslümanların yoğun yaşadığı Ortadoğu , Arap Ülkeleri, Afrika, Uzak Asya, Orta Asya’yı düşünün.

Güzel Anadolu’mda bir söz vardır. Vardır bunda da bir Hayr derler. Ortadoğu ‘ da yaşanan bu kaotik ortamdan bir ümmet bilinci çıkar mı bilinmez ancak her zaman Müzlümanların önderliğini yapan Anadolu coğrafyası ve Türkler arasından yine Ümmete bir lider çıktığı gerçek. Ayet meali der ki” sizin hakkınızda hayr bildiğiniz şer, şer bildiğiniz hayr olabilir.

 

             

Ümmet bir dirilişin arefesinde Halife’sini bekliyor.

Kalın sağlıcakla.